Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Özellikle hasete yol açan bir etken de başkalarının görece hasetsiz olmasıdır. Haset duyulan kişinin aslında en çok değer verilen ve arzulanan şeye sahip olduğu seziliyordur: Bir iyi nesne ve onun uzantısı olan iyi bir kişilik ve zihinsel sağlık. Üstelik, başkalarının yaratıcı çalışmalarından ve mutluluğundan diş bilemeksizin zevk alabilen kişi, hasetin, gücenmenin ve zulmedilme duygusunun azabından da muaf demektir. Oysa haset ağır bir mutsuzluk kaynağıdır; sakin ve doygun ruh hallerinin -son kertede, çılgınlıktan kurtulmuşluğun- temelinde göreli bir hasetsizlik yatıyordur. Büyük felaketlerden ve şiddetli ruhsal acılardan sonra yeniden huzura kavuşabilen kişilerde gördüğümüz o dayanıklılığın, o içsel gücün de temeli budur. Böyle yatışmış, dingin bir tavır, geçmişin hazlarına şükran duyulmasını ve bugünün verebileceklerinden zevk alınmasını içerir. Yaşlı insanları gençliğin bir daha ele geçirilemeyeceği düşüncesine alıştıran ve gençlerin yaşamına ilgi duymalarını sağlayan da budur. Ana-babaların çocuklarında ve torunlarında kendilerini bir kez daha yaşamaları olgusu -eğer aşın sahiplenici bir tavrın ve çocuklara yansıtılmış hırs ve iddiaların ifadesi değilse- burada anlatmak istediğim tavrın en iyi örneğidir. Kendilerinin de yaşamın deneyimlerinden ve zevklerinden pay almış olduğunu hissedebilenlerde, yaşamın sürekliliğine inanma yetisi daha büyük olur.
Sayfa 49 - MetisKitabı okudu
Haset arzulanan bie şeyin başka birine ait olduğu ve bize değil de ona haz verdiği inancının yol açtığı kızgın bir duygudur.
Reklam
Kıskançlık karşısındaki genel tavır, hasete gösterilen tavırdan farklıdır. Hatta bazı ülkelerde (özellikle Fransa'da) kıskançlık nedeniyle işlenen cinayetlere daha az ceza verilir. Bunun temelinde, rakibi öldürmenin ancak sadakatsiz kişiye sevgi duyma durumunda söz konusu olabileceğine ilişkin evrensel bir seziş yatmaktadır.
96 syf.
10/10 puan verdi
kitabı Tahir Hoca 7 defa okudum deyince ben de merak ettim gerçekten bir defada anlaşılmayacak ve bu kitaptan önce psikanalizle ilgili okunması gereken birçok kitabın olduğunu ben de farkettim. İnsan yavrusunun doğduğu anda annesinin ve anne memesinin kendisinden ayrı varlıklar olduğunu fark etmeye başlamasıyla birlikte anne memesine karşı olan bakışının iyi ve kötü meme şeklinde bakım verenin davranışına göre şekillendiğini ve eğer kötü meme ile ilgili bir inanç geliştiği ise bu inancın anne memesine duyulan hasret ve onu tüketip yok etme arzusuna yol açtığını ve anne ile bütünleşmenin sağlıklı bir şekilde ayrışması Bizim de kişiliğimiz deki iyi ve kötü yanları muzla sağlıklı bir şekilde bütünleşme miz üzerinde olumlu ve Hayati etkilerinin olduğunu anlatan bir kitap. Birkaç defa daha okuyacağım galiba. Belki alan uzmanlarına tavsiye edebilirim. çünkü fazlasıyla teknik terim içeren bir kitap.
Haset ve Şükran
Haset ve ŞükranMelanie Klein · Metis Yayınları · 2016728 okunma
Chaucer da vaizin öyküsünde bunu söylüyor; "HASET" hiç kuşkusuz en büyük günahtır, çünkü bütün öbür günahlar sadece bir erdeme karşı günah işler,oysa HASET her türlü erdeme ve bütün iyiliklere karşıdır.
bir kez sevgiye izin verilirse nesnenin açgözlülüğe kurban gideceği kaygısı da sevgi eğilimlerinin bastırılmasına neden olabilir.
Sayfa 82
Reklam
Her kaygı, en başından itibaren, ona karşı geliştirilmiş savunmayla birlikte var olur.
Sayfa 72
"Çocuk, arzularken, önce memenin sonra da annenin, kendisindeki bu yıkıcı itkileri gidermesini ve onu zulmedilme kaygısının acısından kurtarmasını arzulamaktadır."
Sayfa 21
Besleyen ve anneyle sevgi ilişkisini başlatan "iyi" meme yaşam içgüdüsünün temsilcisidir ve aynı zamanda yaratıcılığın ilk belirtisi olarak algılanır. Bu temel ilişkide bebek sadece arzuladığı doyumu almakla kalmaz, aynı zamanda yaşatıldığını da hisseder. Çünkü aç bırakılma korkusunu -hatta belki de her türlü fiziksel ve zihinsel acıyı uyandıran acıkma duygusu, ölümün tehdidi olarak algılanmaktadır
Anne memesine duyulan hasetin baba penisine aktarılması, kız çocukta eşcinsel bir eğilimin güçlenmesiyle sonuçlanabilir. Başka bir sonuç da oral ilişkinin yol açtığı şiddetli kaygı ve çatışmalardan ötürü kızın birdenbire memeden penise dönmesi olabilir. Temelde bir kaçış mekanizmasıdır bu; dolayısıyla ikinci nesneyle sağlam ve dengeli ilişkiler kurulmasını da sağlamaz. Eğer kaçışın temel nedeni anneye duyulan haset ve nefretse, bu duygular kısa sürede babaya aktarılır ve böylece onunla kalıcı ve sevgiden beslenen bir ilişki kurulması da imkansızlaşır. Anneyle hasetli ilişki aynı zamanda çok şiddetli bir Oidipus rekabetinde ortaya koyar kendini. Bu rekabetin asıl nedeni babaya duyulan sevgi değil, annenin babaya ve penisine sahip olmasıdır. Memeye duyulmuş haset böylece bütünüyle Oidipus durumuna aktarılır. Baba (ya da penisi) annenin bir eklentisine dönüşmüştür ve kız da bu yüzden annesini ondan yoksun bırakmak istemektedir. Böylece kızın da sonra erkeklerle ilişkisinde yaşadığı her başarı, bir başka kadına karşı kazandığı bir zafer olur. Görünür bir rakip olmadığında bile geçerlidir bu, çünkü o zaman da rekabet erkeğin annesine yöneltilmiştir. (Kaynana-gelin çatışmalarını düşünelim.) Eğer erkek esas olarak başka bir kadına karşı kazanılacak bir zaferi temsil ediyorsa ve sadece bu yüzden değerliyse, zafer kazanıldıktan sonra kadın ona ilgisini hemen yitirebilir.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.