Sizi hiç durmadan kendi dağıma mı çağırayım, yoksa her şeyden önce size dağımı mı tanıtayım? Çağırma gücümü tartıyorum. Çağırma yetkimi yokluyorum. Her gece o meşhur belgeyi ışığa tutuyorum, bir hurma dalına dönüşen ay ışığına. Dağın ucuna çıkıp bağırmak istiyorum. Ah, dağın yirmi dört saati! Çağırma gücünü bulamadığım yalnızlık beyni. Beni de
"Yaşamak için hiçbir şeyim yok artık. Gelecek için umutlarım yok."
Yazarı ve çizeri Death Note mangasından tanıdığınızı düşünerek başlıyorum bu incelemeye. Bu yıl içinde animesinin çıkacağını öğrenerek başladığım bir manga serisi oldu, benim için.
Konusu Death Note'u anımsattığı için yine mükemmel bir seri olacağını düşünüyordum,
Bir gün tüm melekler bir araya gelip mutluluğu nereye saklayacakları konusunda tartışmaya başlar. Aralarından biri "Denizin, en dibine saklayalım, oraya kadar inmeye bünyesi dayanmaz." Biraz sessizliğin ardından insanoğlunun bir gün oraya da inecek teknojiye sahip olacağı hakkında hemfikire varıldı. Daha sonra başka bir melek söz alarak "Dünyanın en yüksek ve sırp dağlarına saklayalım, ne o kadar yükseğe çıkabilir, çıksa da soğuk telef eder onu." der. Az önceki meleğin dediği gibi bu da teknoloji ile aşılabilecek bir engel olduğundan reddedilir.
Fakat en sonunda bir melek söz alır ve der ki: "Buldum, mutluluğu insanın içine saklayalım. Ne de olsa yeryüzünde aramaktan kendi içine bakacak fırsatı olmayacak."
Kaynak: Sınava hazırlanırken çözdüğüm bir soru bankası
Aralık Kapı
Bu dünya bir kuyu, havasız çömlek;
Daralıyorum!
Kelime, manayı boğan bir gömlek!
Paralıyorum!
Allah ismi varken lûgat ne demek!
Karalıyorum!
Kapımı, buyursun diye o Melek;
Aralıyorum!
1982