Adını sıkça duyduğumuz Cingöz Recai’nin maceralarını 2021 yılında okumak nasip oldu. Oldukça yalın ve akıcı bir dille yazılmış. Kısa hikayelerden oluşan, bir çırpıda okunabilecek, eğlenceli bir kitaptı. Bir otobüs yolculuğunda okuyup bitirdim ve yolculuğu sıkılmadan tamamlamış oldum. Muhtemelen diğer maceralarınıda edinip okuyacağım.
İlk olarak şunu belirtmeliyim ki, okul yıllarında ilk köy romanı olarak öğrendiğimiz Nabizade Nazım’ın Karabibik adlı eserini, yazarın kendisi bile tam olarak roman olarak değerlendirmiyor. Daha çok uzun hikaye diyebiliriz. Eğer okuduğunuz basım Türkçeleştirilmemiş ise bir sözlük yardımıyla okumanızı tavsiye edebilirim.
Sehli mümteni diye bir edebi sanat vardır. Söylenmesi kolay gibi görünen ama benzerini söylemek istediğimizde hiçte göründüğü gibi kolay olmayan sözler. Bu kitapta bir nevi böyle diyebilirim. Genel olarak neredeyse her insanın bildiği ahlaki değerlerin aslında uygulama kısmına geçtiğinde hiçte kolay olmadığını görüyoruz. Benim okuduğum basımda 6 tane hikaye mevcut. Özellikle ilk ve kitaba adını veren hikaye olan İnsan Neyle Yaşar adlı hikayede Tolstoyun irdelediği 3 soruyu kendimize zaman zaman sormamız gerekiyor. Marketten bir şey alırkenki en küçük kararlarımızdan tutun hayatımıza yön verecek radikal ve büyük kararlar alırken bile. Kısa bir sürede okuyup uzun bir süre düşünüp bizi insan olarak bir tık yukarıya taşıyabilir. Değerlendiriniz.
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019192.2k okunma
Ortaya karışık. Kısa olmasına rağmen çokta akıcı bulmadığım bir kitaptı. Sek bir rakı tadında olmasını umarak başladım fakat tamamen sulandırılmış bir kaç damladan ibaret tadıyla sonlandırdım. Günümüzde içten içe laçkalaşan bir toplumda küçük bir bireyden fahişe olarak bahsedilmesi ve bunu gitgide normalleştirilmesini sadece bu kitap özelinde değil genel olarak yanlış görüyorum. Tabi bu demek değildir ki bu ve buna benzer kelimeler ile kullanımı hayatımızdan tamamen çıkaralım. Elbette cuk diye oturan ve yerine başka bir kelimenin dolduramayacağı argo veya küfürler var. Fakat burada sanki olmamış.
Benim için yoğun bir polisiye roman olarak değerlendiremeyeceğim bir eser oldu. Biraz uzun tutulduğunu düşünsem de özellikle sonlara doğru akıcılığı gayet yerinde olan bir kitap. Özellikle İstanbul hakkında okunabilecek bir kitap olsa da derinlemesine bir İstanbul anlatılmıyor. Zaten doğaldır ki İstanbul'u bir polisiye romana sığdırmakta kesinlikle imkansız. Polisiye bir roman olarak düşünürsem yeterli tadı alamasamda İstanbul için okunabilir.