Melik Zaim

Melik Zaim
@melikzaim
168 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bir de Baktım Yoksun
Bir de Baktım YoksunYekta Kopan
7.9/10 · 1,027 reads
Reklam
Buzdağlarını parçalıyor güzel kızımın sesi. Kan yürümeye başlıyor damarlarımda. İnsan gün içinde kaç kere hisseder ki kalbinin attığını?

Reader Follow Recommendations

See All
O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar ve hodbinliklerinin böyle bazı nevilerine fazilet unvanı vererek mesela aldatılan bir kocayı ikaz etmeyi "ahlak" addederler. Halbuki bunun aslı, başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mesut görmek için hazırlanmış garip bir delildir.
108 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
En güzeli de nereden duydun, neden aldın hatırlamadan bambaşka hayatlar yaşatıp bir sepet dolusu duyguyla seni çepeçevre saran bir kitap. Nedense hikâye kitaplarında hüznün payı bir türlü azalmıyor. Okudukça sormadan edemiyor insan: Edebiyat en çok kederden mi beslenir? Coşkusunu yitirip eskimiş aşklar, yüzlerce kez tekrar eden rutinlerin burukluğunda karı-koca ilişkileri, beklenmedik ayrılıklar ve nice nice dert. Melisa Kesmez Nohut Oda'da bu gibi dertlerin ağırlığını, yapış yapışlığını, o kara kasvetini okuruna maharetle derinden hissettiriyor fakat bununla yetinmiyor; tüm bu sıkıntılara mukabil umudun kıpırtısını, ışıl ışıl pırıltısını da yeşertiyor okurunun kalbinde. Malum, mekân tasviri okuyucunun hikâyeye dahil olabilmesi için gerekli. Buna karşın lüzumsuz detaylar yüzünden okuyucuyla hikâye arasında bir bariyere dönüşme riskini de taşıyor. Nohut Oda’nın tasvirlerinde ise yazar, yaşadığımız somut dünyayı kuran gündelik, alelade eşyaların duygu dünyamızdaki izlerini sürüyor, üzerlerine bir bir ışık tutuyor. Bu bağın ne kadar sıkı, ne kadar güçlü olduğunu atmosferine hiç fark etmeden giriverdiği hikâyenin son satırını bitirince anlıyor okur.
Nohut Oda
Nohut OdaMelisa Kesmez · İletişim Yayınları · 20196.8k okunma
Reklam
Tanpınar'a dair
Yirmi bir senedir tanıyorum. O subaydı, ben gemi doktoruydum. Elinde Bernard Shaw'ın piyesleri vardı. Ben bir laf attım. Takıldık birbirimize dost olduk. Ondan beri dostluğumuz bozulmadı. Zaten Hamdi'nin kimseyi kırdığını bilmiyorum. O belki de işlemediği suçların azabını çekiyordur. Bazen yüzünden öyle okunur. O zaman yüzünü başka türlü çizgiler kaplar. Ama gözlerinin içi ne ılıktır. Bir öksürür, kendini toplar, sizinle beraber olur hemencecik. Beraber olunca yalnızlığından kurtulur. Şiirini yarıda bırakır. Çünkü o zaman insanlık şiirini yaşıyor; ona iştirak ediyordur. Siz rahatlayıp gittikten sonra zekânın şiirini yazmaya devam eder.
Sait Faik'in vefatının ardından
Yaşamayı seven, bazen de yaşamaktan bıkan ve yorulan Sait'in ölümünü ben ancak Sait hayatta iken hissederdim. Onun namına üzülürdüm, heyecanlanırdım, onun ölümünü düşünürdüm. Birlikte gayretler sarf ederdik o yaşasın diye. Şimdi o gitti, ben kaldım. Doğru dürüst konuşabildiğim, anlaşabildiğim beş altı insandan biri eksildi. Bana, onun yerine duvarlarla konuşmak kaldı. Kendi ölümümü düşünmek kaldı.
100 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Sait Faik'in "yan cebinden çıkardığı sarı defterinden heyecanını zapt ederek okuduğu" taptaze hikayesini dinlemek, Özdemir Asaf ile "edebiyattan, sanattan, insandan, güzel ve özlenen şeylerden konuşarak" içini rahatlatmak, "pis dünyanın bin bir çelmesini yiyerek duymak ve düşünmek güç gelmeye başladığında" Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kapısını çalıp "sohbetiyle insanlığa dönmek ve sevinci tekrar hissetmek"; işte böyle bir hayat yaşamış Fikret Ürgüp. Şiirlerini, hikayelerini tartışmış, edebiyat zevklerini paylaşmış, kendisi psikiyatri ihtisası yaptığından bu seçkin dostlarını ve eserlerini bir de o gözle değerlendirmiş. İyi ki dergilere de o içten, zarif üslubuyla hissettiklerini, anılarını ve gözlemlerini yazmış. Sevengül Sönmez bu kıymetli yazıları Cevapsız Kalan Telgraf'ta derlemiş. Sait Faik'in doludizgin heyecanını, samimiyetini, dertlerini ve Tanpınar'ın bilgisinin enginliği ile yarışan tevazu ve şefkatini hissetmek için fevkalade bir kitap. Bu kadar güzel insanla beraber olmuş, üstelik öylesine güzel bir üslupla hikayeler ve eleştiriler de yazmış Fikret Ürgüp neden gölgelerde kalmış? Murat Gülsoy ve Ayfer Tunç'tan dinlemek için buyurunuz: youtube.com/watch?v=xycUu_J...
Cevapsız Kalan Telgraf
Cevapsız Kalan TelgrafFikret Ürgüp · Everest Yayınları · 20197 okunma
Yakın arkadaşı ve doktoru Fikret Ürgüp, Sait Faik'i anlatıyor
Siz yeni bir şey söylediğiniz zaman mavi gözleri çocuklarınki gibi açılır: "Vay anasını!" der içinden. Sonra bir öğüt verir. Sonra: "Böylesi de olur belki?" der. Bazen de dinlemez. Kendi âlemine öyle dalmıştır ki sizinle uğraşacak vakti yoktur. Kırışık dolu geniş bir alnı, seyrek kır saçları vardır. Mavi gözleri çocuk gözleri kadar temizdir. Her şeylere kendi hesabına, yeni gözlerle bakar. Dudakları bütün lezzetlere susamıştır. Kendindeki iptidai insan halini öyle muhafaza etmiştir ki, hiç bozmadan. Onun için çoğu kimseler onu yadırgarlar.
71 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.