papatyanın sırf beni sev diye yolduğu saçlarından arta kalan beyaz cenneti gördüm, ben ölmedim gördüm..
kendinden korumak için terk etmiş
ya kelebek biraz daha yaşamak istiyorsa aşıksa..
yalnızken daha kalabalığım, içimde sen varsın..
önce öp beni, önceden öp sonra yine öp sonra yine yine yine.. yinesi dünya dönmeyeceğini söyleyene dek..
dünya ne kadar geniş olursa olsun eğer tek başınaysan bir karınca sığınağıdır..
sen benimle kapamışsın gözlerini geceye, güneş uyandırmaya kıyamamış bizi.
beraber yaşıyorlar ama biz olmaktan çok uzaklar
tek kişiyim ama tek başına değil, içimdeki yürekle yalnız olamayacağım hiçbir zaman..
öleceğim, tek mezara iki kişi gömüleceğim yüreğimde yürekle..
birini sevince mutlu olunmalıydı, en haklı benim değil..
dünyaya içindeyken bakarsam büyük ama dünyanın dışına çıktığımda belki de dünya bir nokta kadar görünecek bundan dolayı toprak sevdası; insan sevgisinden, yaşama sevincinden önce gelmemeli..
bir insanı hayatından çıkarmak o kadar kolayken neden çıkarmazsın anlamıyorum.. senin hayatında hiçbir anlamı yokken, seni sevdiğine dair tek bir davranışı yokken, sadece hayatında onun istediği kadar varsan, fotoğraflarda yoksan, yürekte yoksan, düşüncede yoksan neden bir insanı hayatından çıkarmazsın ki.. yorgunluk mu, alışkanlık mı, öylece yaşama isteği mi bilmiyorum belki de her şeyin bu kadar farkında olmak daha da acı veriyordur.. peki ya neden varlığı sokaktaki herhangi bir insandan sonra gelen kim bilir gökte süzülen kuşun verdiği mutluluğu veremeyen onu neden hayatından çıkarman bu kadar zor olabilir ki.. karanlık bir gecede tek başına yürürken havlayan bir köpeğin sesinin, hayatından çıkarmadığın o kişiden daha güven veren sesi yok mu işte o zaman diyorsun ki onu hayatından çıkarman bile ona yükleyeceğin bir anlam olacak ve bu bile böylesi birine karşı çok fazla..