Her zaman içinde bulunduğum durumu çok net olarak görmüşüm, ama bir çocuk gibi davranmışım, şimdi de çok net olarak görüyorum ki, iyileşme yolunda en ufak bir belirti bile yok.
“İnsan çok sevdiği birinin ne hissettiğini, ne düşündüğünü
anlar. Bilmez ama hisseder. Dille söze dökülmesine gerek
yoktur. Gözlerinden okur. Kalp kalbi daima hisseder ve şunu
asla unutma, kalp hiçbir zaman ölmez.
Birbirini seven kalpler birbirini daima hisseder.”
“Sana seni seviyorum diyemem belki ama kalabalık bir ortamda gülerken ilk senin gözlerine gülümserim ve eve giden kısa yolu seninle birkaç adım fazladan atabilmek için uzatırım. Bazen de bilerek adresi kaybederim. Bilmem ki anlaman için bazen elimi kaybeder, elinde ararım. Bazen de ezbere bildiğim şarkının nakaratında saçmalarım. En güzel kelimelerle kurduğum cümlenin devrilmesini seyrederim. Konuşurken aniden bir kekeme oluveririm. Bazen de yağmurlu havada şemsiyeyi başımız yerine yağmur ıslanmasın diye tutarım. Kaybolur ayaklarım, aniden topallayarak sana yaslarım omzumu, anla ama sana seni seviyorum diyemem, anla. Hadi elimi tut, gökyüzü bulutlardan düşüyor.”
Üstesinden gelemediği çelişkilerle baş başa kalan insan, moral bakımından derinden derine sarsılır ama bunu kimseye söyleyemez, çünkü ona kimse yardım edemez.Bu korkunç bir yer kayması gibidir , tehlikeyi görürsünüz, ama bir şey yapamazsınız.