Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Balzac kusura bakmasın ama bu kadar baygınlık geçirtici bir eser yazmakla çok iyi etmemiş. Sayfaları atlamamak için kendimi çok zor tuttum. Bunu sağlayan Balzac'ın edebiyatı ike birlikte konunun ana temasını teşkil eden Tılsımlı bir derinin her an sahneye çıkıp eylem gerçekleştirebileceği ihtimalidir ve bu ihtimalin gerçekleşmesiyle
Kötü yorumlardan dolayı okumaya çekinmiştim açıkçası ama ben beğendim. Hatta sirk vs olayları daha çekici geldi bana. Mephisto da bence Thomas'a güzel bir rakipti. Audrey Rose'un kararsızlığı falan da ok de... Son ana kadar Mephisto'ya bakıp Thomas'ı gören kızın birden Thomas değilde Mephisto' ya aşık olabileceğini düşünmesini asla anlamlandıramadım. Tamam Mephisto dan etkilenmiş olabilir ama her fırsatta Thomas' a onu ben seçtim gözüyle bakıp sonra ya ben yoksa Mephisto' ya mı aşık oldum acaba demesi komikti. Çünkü en azından Mephisto'nun aşkına biraz değinilmişti ama Audrey Rose ona da pek aşık gibi değildi :D neyse o kısımları atarsak güzel bir kitaptı.
*spoiler*
Goethe'nin "Faust"u, okuyuculara birçok tema, karakter ve fikir sunan karmaşık ve zengin bir eserdir. Oyunun en önemli karakterlerinden ikisi Mephistopheles ve Gretchen'dir.
Mephistopheles, şeytani bir figürdür ve kötülüğü temsil eder, ancak Faust'un nihai kurtuluşunda da bir rol oynar.
Okuduğum yüzlerce kitap bana ne kazandırdı?
Acizliğimi, cehaletimi, insanların her yerde azap çektiklerini öğrendim.
Kitabımız Faust’un Mephisto adlı şeytan ile anlaşıp gezintiye çıkmasını, bu sırada başkahramanımız Faust’un aşk hikayesini anlatıyor. Kitabı beğendim. Okumanızı tavsiye ederim.
Audrey Rose ve Thomas'ın Londro sokaklarında başlayan serüveni, Romanya'ya taşınmıştı. Şimdiyse günler sürecek olan bir gemi yolculuğuna amca Bay Wadswort ile ikilinin yeni macerası başlar. Her şey çok güzel ilerlerken, gemide akşam yemeği sırasında sirk gösterisi başlar. Büyüleyici olması yanında biraz da tedirgin edicidir. Fakat
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Herkese merhabalar...
Karındeşen Jack serisinin üçüncü kitabını da bitirmiş bulunmaktayım.
Gemi ile New York'a doğru yola çıkan Thomas, Audrey Rose ve amcası Dr. Wadsworth yolculuk sırasında işlenen bir dizi cinayetin sorumlusunu ortaya çıkarmaya çalışırlar. Gemi de yolculuk boyunca yolculara eşlik edecek olan sirk yani Ay Işığı Karnavalı her akşam için düzenledikleri gösteriler ile yolcuları hem eğlendirmeye hem dehşete düşürmeyi hedeflerken aynı zamanda bir katilin saklanmasına ve kurbanlarını bütün yolcuları dehşete düşürecek şekilde öldürmesine büyük olanak sağlıyor.
Bu kitap kesinlikle Audey'i en sevmediğim kitap oldu. İlk iki kitapta ki o akıllı kadın nereye gitti hiçbir fikrim yok. Umarım dördüncü kitapta Audrey eski haline döner. Ayrıca bu kitapta Thomas dozumuz fazlasıyla eksikti. Daha çok Mephisto ve Audrey üzerinde kurulmuştu. Audrey kesinlikle cinayeti araştırıyorum adı altında bambaşka bir hayat yaşamaya çalıştı gibi geldi bana. Aynı zaman da bu kitapta Liza'yı en fazla gördüğümüz kitap oldu şimdiye kadar.
Audrey'i Liza ile ilgili yaptığı şey konusunda desteklemesem de bir yandan haklı gibi de düşünebiliyor insan. Audrey geçte olsa doğru yolu bulduğu için cidden mutlu oldum. Umarım dördüncü kitapta Thomas'ı daha fazla görürüz bu kitapta ki kadar az görmeyi cidden istemiyorum.
Keyifli okumalar...Kitapla kalın...
326 syf.
·
Puan vermedi
Johann Wolfgang Von Goethe’nin yazdığı Faust adlı kitabı seçmemin ve bende hep bir merak uyandırma nedeni:
Yazarın bu kitabı 18 yaşındayken yazmaya başlayıp 83 yaşında bitirmesine duyduğum hayrettir aslında. Bu kadar uzun bir zaman diliminde neleri bu kitabı sığdırdığını çok merak ettim. Ayrıca Şeytan ile Faust adında bir adamın anlaşması mevzu
480 syf.
10/10 puan verdi
Aşk üçgeni var dediler, şöyle çıldıracaksın, böyle delireceksin dediler beni korkuttular ama hiç dedikleri gibi çıkmadı. Gerçekten burada olan şey aşk üçgeninden çok üçgenciğiydi. Audrey Rose saçma bir şekilde sanki haddineymiş gibi Liza’nın hayatına müdahale etme zorunluluğu hissetmeseydi (aynı şey yüzünden zavallı Thomas’ı yerin dibine soktu bir kitap önce!) ve Survivor dokunulmazlık oyunununu kazanmış gibi başına buyruk katil avına çıkmasaydı Mephisto olayı yaşanmazdı bile. Kaldı ki yaşananların çoğu numaraydı, didişip birbirlerine laf atıp durdular. Minicik bir saçma an yaşandı, o ana da şöyle hak verdim. Kız daha genç, ilk önüne çıkanla bu kadar hızlı ciddileşmesi saçma olurdu. En azından Thomas’a olan hislerinden artık kesinlikle emin. Ben çok takılmadım bu olaylara. Ama arka planda okur arkadaşlar beni bu konuda o kadar darladı ki bulabileceğim katili bulamadım kafam karıştı. Çok rahat bulabilecekken ilk kez gözden kaçırdım, kesin bu diye emin olamadım. Ama Audrey Rose da bulamadı, zaten bulsa şaşıracaktım. Üç kitaptır sürekli yanlış kişiyi suçluyor. Bazıları çok eleştirse de ben bu seriye bayılıyorum. Victoria dönemi Londrası, adli tıp, gerçek hayatta yaşanmış seri katil davaları daha ne olsun? Hiçbir şey kusursuz olama.
Seriye tam gaz devam edip final kitabına geçiyorum.
"Yolumuza ne çıkarsa çıksın senin yanında duracağıma söz veriyorum .Sonunda kahraman sen olacaksın ,hiç şüphem yok. İşte ,o zaman ben senin yanında yakışıklı duruyor olacağım .Asıl önemli olan bu."
Thomas'ın her ne olursa olsun Audrey Rose'un yanında durmasına karşılık kitapta Audrey Rose'un hareketleri...gerçekten söyleyecek fazla bir şey yok ilk kitaptan beri bütün okurların bayıldığı Thomas'ı bu kadar geri plana iterek yazarın ne yapmayı amaçladığını anlamadım .Bu kitapta zaten duygularından yana mı yoksa aklından yana mı karar vermekte zorlanan Audrey Rose tamamen kafası karışmış şekilde önüme çıktı bir yandan işini ciddi bir şekilde devam ettirmek ve istediği özgürlüğe kavuşmak isteyen Rose varken diğer yandan Thoması kaybetmekten korkan ama aklındaki karmaşadan dolayı tamamen kendisini kaybeden Rose vardı. Birde bunun üzerine gemide tanıştığı Mephisto eklenince yanlış kararlar üzerine yanlış kararlar verdi .Üçü arasında geçen aşk üçgeninin ve rose'un kafa karışıklıklarının cinayetleri arka plana atması kitaptan biraz soğuttu diyebilirim.
Rose'un Mephisto'ya olan ilgisini muhtemelen bu kadar gizemli olmasına bağlıyorum Mephistonun kim olduğunu bilmeyişi ve taktığı maskeler doğrultusunda Rose'un karakterine sahip birisinin ondan hoşlanması ve ilgi duymasına pek şaşırmadım ama Rose'un da dediği gibi Mephisto maskeyi çıkardığında ve kim olduğunu söylediğinde yanlızca sıradan bir adamdı.ikisi arasında geçen ve tamamen yanlış olduğuna inandığım öpücükleri de Rose'un 17 yaşına bağlıyorum.
Mephisto-Bir Kariyerin Romanı da henüz İkinci Dünya Savaşı başlamamışken kaleme alınan kitaplar olmaları açısından da önemli eserler. Nazi vahşetinin tüm işaretleri verilmiş ama hala ‘daha fazla ileri gidemezler’ iyimserliği tümüyle yitmemişken bir uyarı fişeği görevi görmüştür bu roman Aynı zamanda şimdi için de önemli dersler içerirler. Totaliter rejimlerde sıradan insanların kötüleşme potansiyelini gözler önüne sererken, şimdinin linç kalabalıklarını, tüm kötülükleri aklayanları, savunmasız insanlara karşı şiddet uygulanırken ‘oh’ çekenleri ifşa eder. Klaus Mann ise tüm bunlar yaşanırken başını kuma gömenler başta olmak üzere, kendi ikbali için kötülükle ittifak yapanları hedef alır. En çok da ülke yanıyor, sansür kurumsallaşıyor, kültürel ve sanatsal varlıklar yağmalanıyor, sanatçılar, aydınlar gözaltına alınıyorken Cumhurbaşkanı ile kahvaltı etmekten, fotoğraf çektirmek için yarışmaktan çekinmeyenleri yerin dibine sokar. Onun için de kitapta anlatılanlar aynı zamanda bizim de hikâyemizdir.
