Bir devam kitabı olarak, okumaya merakla başladım. Bu merak ilk başlarda okumamı kolaylaştırdı ancak kitabın ortalarına doğru gerek karakterlerin fazlalığı ve kim olduklarını anlamakta zorluk çekmem, gerekse olayların haddinden fazla yavaşlayıp, bilimsel yönden açıklamaların ağır olması nedeni ile sıkıldım. Özellikle bilimsel konuları anlamakta zorluk çektim ve beni aştığını düşündüm. Bu, kitabı okumayı uzun bir süre bırakmama neden oldu. Tekrar aldığımda ise sayfalar akıp gitti. Sonlara doğru inanılmaz bir gerilim vardı ve kitabın bittiğini bile anlamadan bitti. Sonu gerçekten şok ediciydi. Hiç beklenmedik bir yerden ve gayet mantıklı bir açıklamayla kitabı sonlandırmaları benim hoşuma gitti. Üçüncü bir kitap olacak mı araştırmadım ama birkaç yerden olduğunu duydum. Umarım olur. Sevdiğim ana karakterlere veda etmeye hazır değilim. Yine de umarım daha açıklayıcı bil dil kullanıp, kitabı biraz daha kısa tutarlar.
On altıncı asırdan sonra bu efsane bir çok istihaleler(değişimler) geçirdi ve on sekizincî asırda Faust, cezaya lâyık bir suçlu olmaktan kurtuldu. Lessing neşrettiği bir perdede ve bilhassa neşretmediği bir Faust taslağında bu dramın kahramanı, idealizmin, yükselmek istiyen ve yolunda bir çok engellere tesadüf eden beşer fikrinin, bilgi ihtirasının timsali oldu.
Goethe’nin elinde ise, Faust’la beraber Mephistopheles'de değişti: menfur (nefretlik) bir sima, menfur bir şeytan olmaktan çıktı. Mephistopheles, fenalığı istemekle beraber iyiliği yapıyor ve binnetice beşer fikrinin yükselmesinde büyük bir rol oynuyor. Faust, bir idealist ise, müstehzi (dalgacı) realizmile Faust’u daha büyük hamleler yapmağa sevkeden Mephistopheies de bu idealizmin en büyük muharrikidir (teşvikçisi).
Faust ve Mephisto, Goethe’dir; Faust ve Mephisto, beşeriyyettir; Faust ve Mephisto'nun macerası, Goethe’nin beşeriyetin macerası, destanıdır.
Faust’suz beşeriyet, hayvanlığa döner; fakat Mephistosuz, ihtirassız beşeriyet, kansız, cansız, soğuk bir müstehase (fosil) halini alır.
(Faust’ta daha fazla tevafuk etmiyeceğim. Kıymetlî arkadaşımız Orhan Sadettin Bey biraz sonra bize bu eserin felsefesini teşrih edecek.)