Uzun süreli ve uzak bir yolculuğa çıktığımda yanıma kitaplarımı, bitkilerimi, defterlerimi, boyalarımı, birkaç süs eşyamı vs. alamadığım için ağlayacak raddede canım sıkılıyor. "Ben şimdi orada nasıl evim gibi hissedeceğim?" düşüncesi zihnimde dile gelmese de kendini böyle mi gösteriyor acaba? Peki olay buysa bunu gereksinim duymam normal mi?
Bende olanları, onlardan sözde en iyileriyle bile değiştiresim gelmiyor. Özellikle kitaplarda. Bazen bendekinin daha iyi yayınevine denk geliyor diye ablam almak istiyordu ısrarla bana ama: "Okurken bir sıkıntısı yoktu. Merak ve heyecan ile okudum. Köşeli parantezlere vs. aldım. Şimdi bunu alırsan ne yapacağım, kitabımın bendeki yerini daha iyi bir yabancı ortaya çıktı diye ikiye mi böleceğim? Sen almış olsan da kitaplıkta yan yana bile koymam onu dışlar gibi bir yere koyarım. Kitaplığı her açtığımda belki sövmem ama ona pislikmiş gibi bakarım. - Varlığı saygısızlık ve değersizlik oluşturuyor.- En son tahammül edemeyip bir yere fırlatırım. Yine de beni ikna etmek istiyor musun?" deyince ablam "İflah olmaz bir ruh hastası olabilir misin acaba?" bakışı atmıştı ama sevginin bir zerresine bile sahipse o şey benim için, hiçbir şekilde saygısızlık ve değersizlik hissettirecek şeyler olamaz.
Kendimi kandırmayı ve karşıya aptal muamelesi yapmayı sevmem. O yüzden böyle. Belki de yenilerini almayacağımı bildiğim için öyle hissediyorum?..