Şafak Türküsü
1 beni burada arama anne kapıda adımı sorma saçlarına yıldız düşmüş koparma anne ağlama kaç zamandır yüzüm tıraşlı gözlerim şafak bekledim
Reklam
Müşfik bir merakla sordum: "Ne?" "Şey, siz..." "Ben ne?" "Sanki... Kitaptan okuyor gibi konuşuyorsunuz da..." Bunu söylerken gene bir alay var gibiydi sesinde. Yüreğime bir şey saplandı sanki. Beklediğim böyle bir cevap değildi. Bilerek alaycı bir tavır takındığını; bunun, içekapanık, kusursuz yürekli insanların, ruhlarına kabaca, ısrarla girmeye çalışıldığında gururlarından, size içlerini açmakta son ana kadar direndiklerinde, duygularını açıklamaktan korktuklarında son başvurdukları bir savunma sistemi olduğunu anlayamamıştım.
Sayfa 115 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kendime verdiğim sevgi büyüyüp etrafımdaki her şeyi de yavaş yavaş sararken dönüştüğüm bu insanı sessizce izliyorum şimdi: Bir yabancıyı izler gibi değil; gurur duyduğum, her adımını merakla beklediğim, beni heyecanlandıran birini izler gibi.
Sayfa 24
"Şu manzaralarla seni bir duygulandırayım da gör!" diye düşünüyordum; bununla beraber, yemin ederim içten konuşuyordum. Birdenbire kızardım. "Ya birden kahkahayı basarsa, ne yaparım?" Bu düşünce beni hiddetten kudurttu. Sözlerimin sonuna doğru gerçekten epey coşmuştum; şimdi bu hal gururuma dokunuyordu. Sessizlik epey uzamıştı. Neredeyse kızı dürtecektim. — Siz neden öyle... diye başladı ve sustu. Fakat bu kadarı bana yetmişti: Sesi deminki gibi haşin, kaba, inatçı değildi; şimdi yumuşak, utangaç bir titremesi vardı, hatta o derece utangaçtı ki, ben bile utanıp, kendimi ona karşı suçlu hissettim. Şefkat dolu bir merakla: — Ben ne? diye sordum. — Siz şey... — Ne? — Siz şey... kitap gibi konuşuyorsunuz. Sesinde gene alaya benzer bir ton belirmişti. Bu sözleri yüreğimi sıkıştırmıştı. Beklediğim bu değildi. Liza’nın alaycılığının, utangaç, kalbi temiz insanların, ruhlarına paldır küldür, izin almadan girmek isteyenlere karşı gururlarını korumak ve bir çeşit çekingenlik perdesinin ardına gizlenip hislerini açık etmemek için başvurdukları sıradan bir son çare olduğunu anlayamamıştım. Halbuki o alaylı sözleri söyleyinceye kadar geçirdiği kararsızlıktan, ürkeklikten bunu tahmin etmeliydim. Fakat edemedim işte ve kötü bir duyguya kapıldım.
"Siz neden öyle..." diyerek sustu. Sevecenlik dolu bir merakla: "Ne diyecektiniz, neyim ben?.." diye sordum. "Siz, şeysiniz, şeyy..." "Neyim?" "Şeyy... Siz kitap gibi konuşuyorsunuz..." Bunu söylerken sesinde alaycı bir hava sezdim. Ondan beklediğim bu değildi, yüreğim üzüntüden ezildi.
Oda Yayınları
Reklam
Dönüşüm
Kendimi seçmenin artık bir şeyleri dışlamak anlamına gelmediğini, aksine kendim haricindeki her şeyi de daha doğru anlamak, onlarla empati kurabilmek, daha güçlü hissedebilmek demek olduğunu biliyorum. Kendime verdigim sevgi büyüyüp etrafımdaki her şeyi de yavaş yavaş sararken dönüştüğüm bu insanı sessizce izliyorum şimdi: Bir yabancıyı izler gibi değil; gurur duyduğum, her adımını merakla beklediğim, beni heyecanlandıran birini izler gibi.
Sayfa 24 - AYSU ALTAŞKitabı okudu
Dönüşüm
En sonunda kendimi seçmem gerektiğini öğrendim. Uzüldüğümde, kırıldığımda, öfkelendiğimde ve canım yandığında bunu geç olmadan fark etmeyi öğrendim. Ağlayan birisine sarılmak ister gibi kendime sarılmak istemeyi, sefkat göstermeyi öğrendim. Kendimi seçmek etrafıma duvarlar örmek demek değil. Kendimi seçmek bir başkası için çabalamamak demek değil.
Sayfa 24 - Kafka OkurKitabı okudu
Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne Ağlama Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim şafak bekledim
Dönüşüm
En sonunda kendimi seçmem gerektiğini öğrendim. Üzüldüğümde, kırıldığımda, öfkelendiğimde ve canım yandığında bunu geç olmadan fark etmeyi öğrendim. Ağlayan birisine sarılmak ister gibi kendime sarılmak istemeyi, şefkat göstermeyi öğrendim. Kendimi seçmek etrafıma duvarlar örmek demek değil. Kendimi seçmek bir başkası için çabalamamak demek değil.
Sayfa 24 - Aysu Altaş
Reklam
Gizemli Olaylar
Sonunda bitirdim. Bilerek 2 hafta da okumayı tercih ettim. Çok merakla ve sabırla beklediğim kitapları zamana yayarak ve yaşayarak okumayı seviyorum.. Bitirmeye kıyamıyorum ki. Yarın bir inceleme yazacağım Yazarımızın kitabı hakkında.
Kendime verdiğim sevgiyi büyütüp etrafımdaki her şeyi de yavaş yavaş sararken dönüştüğüm bu insanı sessizce izliyorum şimdi: Bir yabancıyı izler gibi değil; gurur duyduğum, her adımını merakla beklediğim, beni heyecanlandıran birini izler gibi.
…artık cesaretim iyice sinmiş, saklanmış durumda. Kendime bakıp, ‘Cesaretim ne zaman sahneye çıkacak acaba?’ diye merakla bekliyorum. İşte beklediğim şey bu. Günün birinde içimden bir canavar çıkacak ve başkası olacağım. O zaman hala hayattaysanız gelip sizi bulur, yüzünüze tükürürüm…Ama nefretten değil, bilakis benim için yepyeni bir şey olacak cesaretimi denemek için…
Sayfa 67
Birtakım Adamlar
Gece saat on ikiyi on geçiyor. Taksim’de saatin altında tramvayı bekliyorum. Öyle olmasa, bu kadar ince eleyip sık dokumaya lüzum görmez; vakit gece yarısını geçmişti, derdim. Epey oluyor. Baharın bu soğuk günlerinde, şu devam eden kıştan bir buz gibi gece, hatırıma geliyor. O zamanlar daha Camlı Köşk’ün camları ve hanende ilânlarının
Merakla beklediğim kitabın ismi
Aralarında bu kitabın kahramanı da var, kolaylık olsun diye ona G. diyeceğim.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.