· Asya ( Pop’un romantik kraliçesi )
· Aydan Şener ( Çalıkuşu’dan beri en hanımefendi kişi )
· Beren Saat ( Güzel fotomodel ve dizi oyuncusu )
· Burcu Çetinkaya ( Türkiye’nin en iyi bayan Rallicisi )
· Burcu Kara ( Güzelliğine hayran olunası kişi )
· Demet Tuncer ( Çocuklar Duymasın’ın amerikalı Patronu )
· Ebru Akel ( Sunucu modacı oyuncu
️
Şermin Yaşar kalemiyle unutulmuş,dikkat etmediğimiz,bir yerlerde sessiz sedasız ve kalbi bir şeylere kırılmış sıradan insanların hayatına dokunmuş.
Yazar okuyucuyu büyüleyerek etkisi altına almayı çok iyi başarmış. Bu özelliği, 3 çocuk annesi olması ve yaşamında kattığı deneyimlemeler sonucu sahip olduğu çok açık.
Kısa kısa bir sürü hikayeler yer alıyor kitapta fakat okudukça uzun uzun hisler uyandırıyor. Bir Muazzez ancak böyle sevilebilir,intihar eden bir bakkalcının veresiye defteri ancak bu kadar duygu yüklü aktarılabilir ve Betül’ü ölen bir anne ancak bu kadar acılı bir depresyon süreci olabilirdi. Kalemi sıcacık,hisleri derin,üslubu yalın harika bir öykü dizisi olmuş.
Kitaptaki her bir kahraman kendilerine özel dünyalarında hepsi de ayrı birer başrol,hepimizin kendi hayatlarımızdaki başrol olduğu gibi. Bu başroller oldukça tanıdık,bizden kesitler. Bazısı hep dua okuyan bir Hacıanne bazıları çok yemek yiyen yan komşu Meral teyze bazıları ise oğlundan şikayetçi bir Sabit abi. Her biri bizim yaşamımızın bizim kültürümüzün içindeki tanıdık isim ve yaşamlar.
“Bedava malı paylaşırken herkes acele ediyordu,hakkı olmayanı alırken daha telaşlı oluyordu insanlar.” Basit ve sıradan gelen bu davranışı çoğumuz farketmiştir ama cümleye dökülme şekli daha da anlam katıyor eylemlere. Şermin Yaşar da sessiz hareketlerin sesi farkedilmeyenlerin farkındalığı olmuş.
Severek okuduğum bir kitap oldu ve severek de tavsiye ediyorum ️
Babaannem derdi ki:
"Dert gramla girer, okkayla çıkar kızım...
Ucuz etin yahnisiyle beslenme...
Sırf dost kazanacağım diye
karşındakinin senin gibi olduğuna heveslenme...
İyiliğin önce kendine yetsin...
Ey her şeyi ben bilirim diyene ettiğin iyilik,
sen aslında kendi başına dertsin...
Sayılı nefesini, layık olana tüket...
Kendini dev aynasında görenler
sana ne kahraman diyecekler
ne de karşılıksız, mert...
Yorgunluğun kendi ömrüne güzel bir nakışsa, ne âlâ...
Yoksa yüreciğinin sızılarını tefe koy
yarınlarında nasıl halay çektiklerini
otur da seyret..."
MERAL DEMİRl
Nietzsche için ise İsa ne bir dâhi, ne bir kahraman, ne de "mükemmel bir idealisttir". Ona göre "burada bir psikoloğun titizliği ile çok farklı bir kelime kullanılmalıdır: Budala."
S. Zweig kitapları arasında beni en şaşırtan, psikolojik tahlillerin zirvede olduğu Freudyen bir öykü Leporella. Ana kahraman Leporella'nın dönüşüm hikayesi de diyebiliriz. Önceleri kırsalda (aslında bir hayvandan farksız) yaşayan Leporella, zengin bir ailenin yanında (Baron) işe başlayacak ve sonra o saf, hayata karşı ilk deneyimlerini yaşayan Leporella bambaşka bir kadın olacaktır. Acı , ihtiras, öfke, rekabet, hınç.. Ama en önemlisi psikolojinin insan üzerindeki yaptırım gücü. Zweig'in bu öyküden sonra bence yazar olduğu kadar da iyi psikolog dedirten kitap. Kesinlikle okunmalı.
Güçer hiç düşünmeden ve tüm kalbiyle "Ben buradayım," dedi. "Belki süper güçleri olan bir kahraman değilim, ama seni korumak için her şeyi yaparım."
Zeynep kalp atışlarını kendi göğüs kafesinde hissettiği adamın yüzüne bakmak için kaldırdı. "Senin süper güçlere ihtiyacın yok."
Hürriyet için 2. Abdülhamit zamanında dağa çıkan Resneli Niyâzi, ne şehit oldu ne gâzi. Ama 31 Mart Vakası'na dağda beslediği geyiğiyle birlikte katılınca dilden dile kahraman gibi ismi dolaştı. Niyazi ve geyiği o kadar ünlü oldu ki bu hikaye uzun süre konuşuldu. İşte bir kavgayı ayırırken öldürülen Niyazi ve geyiğinin ilginç hikayesi...
MAHMUT
Sarsılmaz bir iradeye sahip dört kahraman…
Dört direniş örneği…
İkinci Dünya Savaşı yıllarında en zor şartlar altında mücadeleyi bırakmayan dört kadın direnişçinin gerçek hayat öyküsüdür. Amy Johnson, Sophie Scholl, Bertie Albrecht ve Mila Racine, bu dört kadının her biri doğruları uğruna kahramanca mücadele ederken hayata çok genç yaşta veda etmişlerdir.
KAYNAKÇA
AKGÜNDÜZ, Ahmet, İslam Hukukunda Kölelik-Cariyelik M üessesesi
ve OsmanlI'da Harem, 5. basım, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Ya-
yını, 2000.
AKKAYA, Mustafa, "17. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Üsküdar'da Köle Ti-
careti, Kölelerin Ticaretle Uğraşması",/dergi/
makaleler/hakem/TARIH137_1105.doc (erişim tarihi 19.10.2016).
AYDEMİR,