Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!
Dedim ben artık bu kızıl şarabı içmem;
Üzümün kanıymış bu, ben kan dökmek istemem.
Gün görmüş aklım şaşırdı: Sahi mi? Dedi;
Yok canım, dedim; şaka, ben nasıl içmem!
Şimdi hani, o dediğim bey erenler?
Dünya benimdir diyenler!
Ecel aldı, yer gizledi,
Fâni dünya kime kaldı?
Gelimli gidimli dünya,
Son sonucu ölümlü dünya!
Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın ya da eşeğin biri