Çehov’dan okuduğum ilk hikâye kitabıydı. Beğendim kitaplar arasına girdi. Sayfa sayısı az olmasına rağmen etkili bir kitap olmuş. Bittiğinde keşke daha uzun olsaydı bitmeseydi diye düşündüm. Altını çizdiğim birçok yer oldu. Kimi hasta kimin normal olduğunu sorguladım. Kitapta Ivan Dmitriç Gramov’un hayatının çocuğunun veremden ölmesi, babasının hapishaneye düşüp orda ölmesi, evinin, mallarının satılmasıyla bütün hayatının değişmesi ile gelişen olayları anlatmış. Akıl hastanesine düşen Ivan Dmitriç Gramov’un doktor Andrey Yefimiç ile diyaloglarını okumaktan çok keyif aldım. Andrey Yefimiç’in hiçbir şeye karışmayan, sürekli okuyan düşünen birinin sorgulamaya başladığındaki olaylar neticesinde onun da akıl hastanesine düşüşü gerçekten şaşırtıcıydı. Kitabın sonunda biraz üzüldüm böyle beklemiyordum. Bir çırpıda bitebilecek güzel bir kitap olmuş. Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
HAKKIDIR, HAKK'A TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL!
Bir insanı anlayabilmek için, o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin...
"Efendim?"
"Kendini onun yerine koyup her şeyi onun gördüğü gibi görmelisin."
İnsanlar derin acılar yaşadığında, genelde bu acıdan kaçınarak kendilerini duygusal acıdan uzaklaştırmayı denerler. Bu şekilde, korunduklarını ve çocuklarını da koruduklarını düşünürler. Acıyı görmezden gelmek gerçekte onu derinleştirir. Bastırılan şeyin genellikle yoğunluğu artar.