"Evvelinde ilgisiz bir çocuk, ortalama bir öğrenciydim. Senden sonra ise aniden sınıftaki en başarılı öğrenci olmuştum, senin okumayı ne denli sevdiğini bildiğimden, gece yarılarına kadar harıl harıl okurdum. Kitaplar kadar müziğe de düşkündün, bu yüzden piyano çalmayı öğrenebilmek için canımı dişime taktım, anneciğim nasıl da hayret etti. Sırf gözüne hoş gözüksün diye kıyafetlerimi temizledim, söküklerini tamir ettim, annemin eski elbiselerinden bozma eski okul önlüğümün sol tarafındaki kare şekilli yamadan nefret ediyordum. Yamayı fark edip beni küçümsemenden korktuğumdan merdivenleri, şimdi görecek korkusuyla titreyerek çıkarken çantamı hep yamalı tarafa doğru bastırırdım."
Tek düze insanlar yerine birçok çeşitli insanla iletişim kurabilmek gelişim adına da büyük güzellik. Bu cümle iki şeyi açıklıyor genel anlamda; 1. ya kendini bulamadığı için bunca çeşitli insanla görüşülür 2. ya da çok yönlü bir kişiliğin göstergesidir bu. Kitapta baz alınan nokta farklı tabii ancak gerçek hayat adına tespitim budur.
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,9bin okunma
-Neden bu kadar çok kitap okuyorsun?
+Ne yapayım? Aptallıklarınızın bir parçası mı olayım? Bana böyle bir soru soran biriyle bir kaç saat konuşmak zorunda kalmaktansa kitaplara gömülmeyi tercih ediyorum.
Ali Lidar
Ölü Ozanlar Derneği'nde idi sanırım. Kitap okuyor musun diye soruyordu, hayır bir eksikliğini de hissetmiyorum deyince "ama biz hissediyoruz" gibi bir cümle ile harika bir karşılık veriyordu.🌹