“İnsanlar ikiye ayrılırlar:
Başkaları için yaşayanlar,
Başkaları sayesinde yaşayanlar.
Sorun olanlar, çözüm olanlar…
Ümit kıranlar, ümit verenler…
Dert üretenler, deva üretenler…
Şikayet edenler, çare bulanlar…
Aynı havayı soluyan,
Aynı sıkıntıyı yaşayan,
Aynı sevince ortak olan iki insandan biri dert küpü olur çıkar, diğeri deva küpü.
Biri şikayet üretir, öbürü çare.
Biri yük olur, öbürü yük taşır…”
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
Orda bütün umutsuzları bekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde
Devletin çıkarlarından önemli ne olabilirdi? Bazıları insan hayatının önemli olduğunu sanıyorlardı... ne laf ya! Devlet bir sobadır ve yakıtı da insandır. Yakılacak insan olmazsa soba söner. Sönen, yanmayan sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamaz: sobayı tutuşturan, yakan onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da ona yakıt temin etmelidirler. Her şey buna bağlı!
Ünlü bir Fransız sözü; savaş generallere bırakılmayacak kadar önemlidir, der. Türk generallerin görüşü de, demokrasi politikacılara bırakılmayacak kadar önemlidir.
Tanıdığım en güzel insanlar,
yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır.
Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.