Toplumsal adaletsizliğe karşı mücadelenin yerini, yoksulluktan duyulan utanç ve ekonomik başarı merdiveninde daha yukarı çıkmamaktan duyulan suçluluk duygusu aldı.
Bireylere kendi kaderlerinin efendisi oldukları hissettirildiğinde ve toplumsal adaletsizlik yüzünden çektikleri dertlere derman olarak olumlu düşünme önerildiğinde, toplumsal eleştirinin yerini gittikçe daha fazla özeleştiri almaya başlıyor.