Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!. ..
Karanlıkta çizilen izleri görmek için,
Görüp yüz sürmek için,
Yazık, yazık bize ki bir çırağ gibi yandık..
Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet.
Çalışan esirlere lsa, Musa, Muhammet,
Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi.
Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Zincirden kurtaramadı yoksul çalışanları.
Yine biz köleleriz, efendilerimiz var,
Yine her mel'un taşı yosunlanmış bir duvar, Esir - efendi diye koymuş da adlarını,
Iki bahta ayırmış arzın evlatlarını.
Efendi işletiyor, esir işliyor yine.
Yine efendilerin gümüşlü sofrasından,
Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından Kırıntı, anık bile düşmüyor işliyene.
Yine biz esir geçen her günün akşamında Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz.