"Allah'ım bana çatının tepesinde sigara tellendiren ustaların karizmasından nasip et."
Adam her açıdan hayata meydan okuyor, dayandığı nokta ise yetkinliği.
Demek ki kendisini yeterince yetiştiren bir insanın sıradan insanların çok korktukları şeylerden korkmasına gerek kalmıyor.
Adam sabah bütün teçhizatıyla çatıya çıkıyor. Tüpte çayını demliyor. Tüp üzeri çaydanlık çatının kenarında. Sigarasını havalı havalı içiyor, kahvaltısını yapıyor. Demirini kesiyor, kaynatıyor, boyuyor; tahtasını kesiyor, ölçüyor, çakıyor; yalıtımını, kiremitini döşüyor. Göğe sınır addedilebilecek tepe noktasında yapıyor tüm bunları. Severek yapıyor. Havalı... Atanamamak gibi bir kaygı hiç gütmemiş hayatında. Mesleki yetkinliği kazandığı an işi hazır, mesleki yetkinliği kazanmadan sahalarda. Mesleki yetkinlik kapsamı içinde herkesin yürümeye korktuğu bir zeminde özgüvenle yürümek var. Üniforma havalı. Benim üç gündür gördüğüm çatıcılar eşofman bazlı kolsuz şişme yelek ve şapkayla tamamlanan bir giyime sahip. Zemini tutan sağlıklı, iyi bir spor ayakkabı ya da bot şart. Mesleğin getirisi kondüsyonlu olmak. Polislerin atandıktan sonra sporu bırakıp göbek salması gibi değil. Çatı ustası dediğin kaslı oluyor.
Yaptığı işin manevî yönü de kuvvetli. Senin döşediğin çatının altında insanlar çocuklarını toplayıp sobasını yakıp ıhlamurunu kaynatacak, kestane pişirecek. Bu huzur ortamının mimarı sensin. İç sigaranı abicim. Hayat sana güzel.