Mes'ut bir tesadüf'e birinci mektup
Bu şehre ilk gelişimde bu bankta oturmuştum. O zamanlar yılın dört mevsimi olurdu. Ve yazdı bütün kıyılardan çekilen. Güzdü. Annem bana yalnızca ayrılığı öğretmişti, babamsa stran söylemeyi. İkisini toplayıp içine gül yaprağı düşen şiirler yazmaya başladım ben de. Zordu. Ardında boğaz kuruluğu bıraktı geçip giden her esinti. Susadım. Cebimdeki
Dara yayınları
"mes'ut bir tesadüf'e üçüncü mektup
Ellerin, ellerimin konuşmasına izin vermiyor. Sanırım ezberlediğim bir şey oluyor gitmek.
Sayfa 171
Reklam
"mes'ut bir tesadüf'e üçüncü mektup
ellerinin sıcak nemini eğitiyorum yanaklarımda, saçlarımda geçmiş baharların kokusu, öfkenin rengine karışarak sokağa duman içinde akmam bundandır, içimdeki cesur acı bundan. yine de burada geceye bulduğum adların bir yankısı yok. peki sen orada mısın?
Sayfa 170Kitabı okudu
"mes'ut bir tesadüf"e üçüncü mektup
birlikte yapabileceğimiz hiçbir şey yok, ayrılamayız bile. benim yüzümü bu kadar ağırlaştıran şey budur işte. ben ki neyim? geceye ağıtlar dizen bir sabah rüzgârı mı? bir akşamın gelişi mi? ruhunu sözcüklerle onaran anakronik bir derviş mi?
Sayfa 171Kitabı okudu
"mes'ut bir tesadüf'e üçüncü mektup
Aynalardan geçen bir gecenin uzun ve aksak sesidir; seni hep hatırlamanın buğusu. Minnacık harflerle yazanların parmaklarını merak edişim, durup dururken. Yollar boyunca uykusuzluğuma eşlik eden bir yarım ayın anısı. Peki sen orada mısın?
Sayfa 170 - daraKitabı okudu
"mes'ut bir tesadüf"e üçüncü mektup
kalktım doğduğun yerlere geldim.
Sayfa 113 - Agora Kitaplığı / 2. BasımKitabı okudu
Reklam