…Evliya Çelebi’nin bu sıfatlarla andığı Mevlâna’nın asıl adı “Muhammed Celaleddin”dir. “Mevlana” adı ona babası tarafından özel bir isim olarak verilmiştir. “Efendimiz, büyüğümüz” anlamına gelmektedir. Ona hürmet ifadesi olarak kullanılan “Hazret” sıfatı ise “yakınlık, huzur” anlamına gelen bir kelimedir.
Mevlana için ayrıca Belh’te doğduğu için “Belhî”, Konya’da yaşadığı için de “Konevî” sıfatı onun için zaman zaman kullanılan adlardandır.
Nazi ve nazikliği terk etmiş olan âşık, Aşk mezhebinde civanmert olur.
Bağrı yanıklara ateş satmak yaraşır mı?
" Yusufluk etmeye yeltenen Yakup ne kadar soğuktur ?..."
Her gün bir yerden göçmek, ne iyi...
Her gün bir yere konmak, ne güzel...
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş...
Düne ait ne kadar söz varsa, dünle beraber gitti...
Cancağızım!... Bugün, yeni söz söylemek gerek...
"AŞKIN KAPISI"
"Her insan kendine bir değer biçer, affeder ve vermeder. Sonra kendine biçtiği bu değere şahit arar. Bu değere şahitlik edenleri sever. Biçtiği bu değerden bile çok değerli olduğunu iddia edip şahitlik edenler ise âşik olur. Çektiği acıların kaynağı budur."
Yaşamda tesadüf kavramına fazla inananlardan
Zamanında babam Antakya'da "Kitap Fuarı"ndan almıştı. Kendisi bana bu şekilde güzel bir eser seçerek bir kez daha büyük bir adam olduğunu bana gösterdi. Kitaba gelirsek, Mevlânâ Celaleddin Rumi Hazretlerini güzel bir şekilde anlatan bir kitap ancak kitabın sonlarındaki IŞİD bölümünü pek iyi anlamadım. Bir de yine kitabın sonlarındaki Suriyeli mülteci bölümü komiğime gitti.