. Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır... .
Şems ve Mevlana dengedir.Hayat bir kutupla diğer kutbun savaşından “ iyi olan kutbun “ kazanmasını dilemek ya da beklemek değildir.İki kutup arasında sağlıklı ve üretken bir denge kurabilme becerisidir. Dolasıyla beklemekle olmaz , izlemekle olmaz , durmak hiç olmaz.. Devinimi bir dansa dönüştürmeyi başarmak gerekir. Bazen tökezlersin , ayağın kayar , hatta sakatlanırsın bile ama yeri gelir tek ayakla da olsa dansa devam edersin, çünkü müziğin sesini sen nefes aldığın sürece kimse kısamaz.
Reklam
Ne aşırı ihtiraslı ne aşırı fedakâr. Ne aşırı korkak ne aşırı cesur. Ne aşırı ateş ne aşırı su. Ne aşırı tatlı ne aşırı ekşi. Ne aşırı düşünen ne aşırı unutan. Şems ve Mevlana , güneşle ay gibidir. Ateşle su gibidir.Birbirlerinin tersi ya da zıddı değil , anlamıdırlar.
Kâmil insan ateşle suyun dengesidir. Şems ve Mevlana da öyle… Olgun insan kaybetmekten korkmaz çünkü o hiçbir şeyin sahibi olmadığını zaten bilir, elindekinin emanet olduğunun farkındadır.Sahip olduğu can bile ona emanettir. Nefesini bile içinde tutmaz , verir….Çünkü nefes de emanettir, bizim mülkümüz değildir.
Mevlana , giderken bıraktığı haliyle değildir tabii artık.. Eski öğrencisi daha da derinleşmiş , çok uzun yollar kat etmiştir kendi içinde.Artık dilin de ötesinde bir seviyededir.”Bütün söylediklerimden vazgeçtim..” der Mevlana. “ Artık ne sözde mana kaldı ne de manada söz..Sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor , derin denizleri ise ancak derin sevdalar… Anladım ki derin ve esrarengiz olan her şey susuyor ve anladım ki susan her şey derin ve esrarengiz..”
Mevlana ve Şems-i Tebrizi Mevlana’yı çok insan bilir , tanır, araştırır, okur, öğrenir.Hakkında bilgi sahibi olur, fikir sahibi olur.Ancak Şems-i Tebrizi pek o kadar bilinmez.Mevlana’yı düşünceleriyle ve yaşam biçimiyle etkilemeyi başarmış bir seyyah olarak tanınır çok zaman.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.