"Moğollarla işbirliği yapan ve Fars kültürüne tutkun Selçuklu seçkin sınıfına hitap eden Celâleddîn Rûmî ile halk adamı Ahî Evran arasında düşmanlık vardı. Bu düşmanlık Mevlanâ'nın şeyhi Şems-i Tebrizî'nin katliyle (1247) ilişkilidir."
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Şems-i Tebrizi'nin 6. kuralı
Şu dünyadaki çatışma, ön yargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır.Sen sen ol, kelimelere fazla takılma.
Sayfa 86 - Kitapmatik Yayınları
Reklam
Şems-i Tebrizi'nin 1. kuralı
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla... Yok, eğer Allah dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Sayfa 72 - Kitapmatik Yayınları
Şems-i Tebrizi'nin Sözleri
İlim üç şeyden ibarettir. Zikreden dil, şükreden gönül, sabreden beden./ Dini iki şeyle korursunuz; cömertliğinizle ve güzel ahlakınızla.
Sayfa 10 - Kitapmatik Yayınları
Hazret-i Mevlânâ (k.s.)
"Şems (k.s.) bana bir şey öğretti: <<Dünyada bir tek mü'min üşüyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin.>> Ben de biliyorum ki yeryüzünde üşüyen mü'minler var; ben artık ısınamıyorum!.."
Sayfa 39 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Herat âlimlerinden Mevlâna Pir Şems, oğlu Muhammed ile sohbet ederken, "Bana vaaz etmek arzusu geldi. Çünkü ben bu şehrin vaizlerinin hepsinden çok ilme sahibim. Onlar kürsüye çıkıp vaaz ederler, söz söylerler, ben neden yapamayayım!" diyerek Cuma günü vaaz edeceğini şehir halkına duyurdu ve Cuma günü namazdan sonra kürsüye çıktı. Halktan ve ileri gelenlerden büyük bir topluluk vaazı dinlemek için toplandılar. Mevlâna Pir Şems, bu topluluk ve kalabalığı gördüğünde dehşete kapıldı ve panikledi, aklına hiçbir şey gelmedi ve kürsüde dili tutuldu. Sonunda. "Aziz cemaat, hepiniz benim ne kadar bilgili bir insan olduğumu ve konuşmaktan aciz olmadığımı biliyorsunuz. Lakin şu anda kürsüye çıktığımda aklımda hiçbir şey kalmadı, aklımda olan bilgilerin hepsi uçup gitti, hatırıma hiçbir şey gelmiyor" dedi. Kürsünün dibindeki oğlu Muhammed, babasının bu sözünü işittiğinde. "Babacığım, hiç olmazsa kürsüden aşağıya inmek de aklına gelmiyor mu?" dedi.
Sayfa 329 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
"Hayat Leyla ile geçer ama gönül her zaman Mevla’yı seçer. Leyla belki bırakıp gider ama ne biz Mevla’dan ne de O bizden vaz geçer"
2. Mektup Sona Erdi
Cennete Araf’tan gidilir. Mecdelli Meryem, İsa'nın yaralı ayaklarını gözyaşlarıyla yıkadı ve saçlarıyla kuruladı. Gelsen de yılların yorgunluğuna düçar, yolların dikenlerine bizar ayaklarını yıkayan olsam Ey Sertaç'ım... Ey Şems'im!.. Senin hasretin yanında Selahaddin Zerkub'umun gözyaşları içimdeki ateşi bir nebze dahi
Sayfa 129 - Kapı Roman YayınlarıKitabı okudu
Bir gün kıskanç fakihler inkar ve inatları sebebiyle Mevlana'dan "Şarap helal mıdır veya haram mı?" diye sordular. Onların maksadı Şemseddin'in (Şems-i Tebrizinin CV'nin notu) şerefine dokunmaktı. Mevlâna kinaye yolu ile "İçse ne çıkar, çünkü bir tulum şarabı denize dökseler, deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir. Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir. Böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer. Açık cevap şudur ki, eğer Mevlana Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mübahtır. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahpenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır." buyurdu."
Sayfa 218Kitabı okudu
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.