Mavi kadınlar...
Kış kadınlarıdır onlar hep üşüyen, üşüdüklerinde bir mevsimi bahane eden... Zamansız gidişlerinde yalnız kalplerinin titrek ve ürkek seslerini gözleriyle sindiren. Kimse görmesin acının dalgalarını diye hep bir karanlığa sığınan gel-gitlerinden güneşin doğuşuyla sıyrılan...
Yağmur bekleyen kadınlardır onlar rahmetin sağnağında bir çiğ kadar masum kalabilmenin peşinde ve toprak kokusuna hasret... Bir gün mutlaka diyerek avuttuğu yüreğine kinle nasır örmemiş;aldatmamış ama çok aldatılmış ve hiç alttan alınmamış...
Mavi masmavi kadınlardır onlar...
Sözsüz müziklere yeni sözler yazan,hayal kuran,çocuğunu kucağına alamamış ama dünyadaki tüm çocukları evlat bellemiş anne doğan kadınlar... Kimsenin yüzünden kimseyi feda edemediği için kimsesiz kaçışlarına mana yüklemiş birdir acı senin benim ne fark eder demiş kadınlar...
Kaderi baştan yazılmış ama kaderine hiç ortak aramamış; oysa kaderdaşı çokça ve hep yanı başındaymış...
Aynalardaki suretinden kaçmayı bir adamdan öğrenmiş öğrendiği hiç bir ihanetin adını koymamış bedelini başka bir adamdan sormamış kadınlar...
Yalnızlığa inanmış huzurlu kadınlar;
Bu dünyanın adaletini sorgulamayı bırakmış uzaklardan beklediği varmış gibi tavır takınmış kadınlar...
Deniz kokan gökyüzü gibi bakan kadınlardır onlar hiç bir yere ait olamamış ama ait olanlara hep tebbessümlü yorgun kadınlar...
Her yol ayrımında rastladığınız,dik yokuşlarda aradığınız bir daha hali nicedir hiç sormadığınız o yedek kadınlar!Onlar gri bir is olsalar da mavi masmavi kaldılar...
YASEMİN BAŞ ANKARA '15