FATİH SULTAN MEHMET HAN KONUŞUYOR
Beşyüz yıl önce bana kılıcımın hediyesi olan bu ülkenin semâlarında, bugün nail olduğum "ba'sü ba'de'l-mevt" sırriyle etrafıma bakıyorum. İstanbul, asırların değiştirdiği bir şehir. Evlâdım taşra mülkünün vârını ona harcamışlar. Onun
şimdiki binalarının ihtişamı yanında Topkapı sarayımız,
Dünyanın ve eşyanın üç tane yüzü var.
Birinci Yüzü:
Esma-i İlahiyeye bakar, onların âyineleridir. Bu yüze zeval ve firak ve adem giremez; belki tazelenmek ve teceddüd var. İkinci Yüzü:
Âhirete bakar, âlem-i bekaya nazar eder, onun tarlası hükmündedir. Bu yüzde bâki semereler ve meyveler yetiştirmek var; bekaya hizmet eder, fâni şeyleri bâki hükmüne getirir. Bu yüzde dahi mevt ve zeval değil, belki hayat ve beka cilveleri var.
Üçüncü Yüzü:
Fânilere, yani bizlere bakar ki; fânilerin ve ehl-i hevesatın maşukası ve ehl-i şuurun ticaretgâhı ve vazifedarların meydan-ı imtihanlarıdır. İşte bu üçüncü yüzündeki fena ve zeval, mevt ve ademin acılarına ve yaralarına merhem için o üçüncü yüzün içyüzündeki beka ve hayat cilveleri var.
Elhasıl:
Şu mevcudat-ı seyyale, şu mahlukat-ı seyyare, Vâcibü'l-Vücud'un envâr-ı icad ve vücudunu tazelendirmek için müteharrik âyineler ve değişen mazharlardır.
Eger her ferdin hayatı, yalnız bu âlemde geçirdiği ömürden ibaret kalacak ise, bir dine tâbi olmasında ne mânâ bulunur? Bu âlemde zulme ve sefalete duçar olan bir adam, diğer bir âlemde, adâlete ve saadete mazhar olmayacaksa, Cenâb-ı Hakk'a nasıl âdil ve rahîmdir demek caiz olur? Eğer Cenâb-ı Hak, âdil ve rahîm değilse, onu sevmeğe, onun emirlerine bağlanmağa bir sebep bulunur mu? O halde bu hayatın mânâsı ne? Bu kadar güzellikler ne için?
"Vazife", "ahlâk"' ve "ukbâ" fikirleri yekdiğerinin tamamlayıcısıdir. Eğer fazilet bir mükâfat, kötülük bir mücâzât görmeyecekse, ne Allah'a muhabbet ve itaat, ne bir dine bağlılık ve hatta belki, ne de Allah'ı ikrar mümkün olur. Demek ki, bir dine hak diyebilmek için, o dinin herhangi bir şekilde "adâlet ve saâdeti temin ve ahlâkî fazileti kâfil ve zâmin" olması zaruridir. Bu şekillerin bir dinde mümkün olması ise ancak "Ba'sü ba'de'l mevt fikrinin kabulüne dayanmaktadır. Şu halde bir dine hak dedirtecek esas şartlardan birisi de: "Ba'sü ba'de'l-mevt [=Ölümden sonra dirilmek]" fikrini ihtiva etmesidir.