Dipnot!
"Hakkında Hz. Peygamber'den gelen bir rivayet bulunmayan gecelerin, Allah Rasulüne isnadı ve hurafeler içermesi söz konusu olmaksızın, yerleşmiş bir gelenek şeklinde belli bir amaca matuf olarak kutlanmasında, ibadetle geçirilmesinde bir mahzur görmüyorum. Dünyada kutlanan pekçok gün vardır. Anneler, babalar, çevre günü gibi. Dolayısıyla yerleşik hale gelmiş olan ve Hz. Peygamber'in anılmasına vesile olan mevlid gibi bazı gece kutlamaları bu çerçevede değerlendirilebilir. Ayrıca unutulmamalıdır ki, milletleri millet yapan değerlerin arasında adet ve gelenekler çok önemli yer tutar. Bunlarla oynamaya başladığınızda toplumun genleriyle oynamış olursunuz ve yerine muadili bir şeyi asla koyamazsınız. Bu ise toplumu boşluğa sürükler, çözülmeye götürür. Günümüzde durum tam olarak böyledir ve dinden uzaklaşmanın hızlandığı bir dönemde buna katkı vermek kabul edilemez. Bu nedenle bu tür gecelerdeki yanlışlıkları ıslah ederek şu formatta kutlamak uygun olabilir: 1. Mevzu hadislere asla yer vermemek, Rasulullah ile irtibatlandırmamak. 2. Geceyi belli amaç için bir araya gelinen bir formata dönüştürmek. Örneğin günahlara tövbe, Allah'a münacaat gecesi gibi. Bu durum bize bidat kavramını müsrifane kullanmamak gerektiğini de gösterir. Çünkü Hz. Peygamber'in yaptığını değiştirme veya ona birşeyi nispet etme durumu söz konusu olmaksızın müslümanların gelenek haline getirdikleri nafile türü ibadetler hayata bir güzellik katmaktadır."
Sayfa 111
İslâm bilginleri, hadisçiler, İslâm hukukçuları ve diğerleri şöyle demişlerdir: "Hadis mevzu olmadığı müddetçe faziletler konusunda, teşvik veya uyarı amacıyla, zayıf hadislerle amel etmek müstahaptır."
Reklam
Reycilerin mümeyyiz vasıfları
(1) Daha önce de zikredildiği gibi re'y ile fetva veren yalnız bu grup değildir. Ancak hadisçilerden farklı olarak bunlar problem vazetmek ve fetva vermekten çekinmez, bilakis hadis rivayetinden çekinir ve bu mevzuda çok sıkı davranırlar, Bu davranışlarının sebepleri vardır: i. Rasûlullah ve Ashabının, Kitap ve sünnette meselenin açık
Sayfa 112Kitabı okudu
..birkaç tane Hadis-i Kudsi zikredelim: "İnsan, sırrımdır; ben de onun..." "Batın ilmi sırlarımdan bir sırdır; onu, kullarımın kalbine koyarım, benden gayrı o hâli bilen olmaz." "Kulumun zannına göreyim. Beni aradığı an, onunlayım. İçinden anarsa, zatımda anarım. Bir topluluk içinde anarsa, daha hayırlı bir cemaat
Hamd ve salavatla başlamadı gerekçesiyle ilmi bazı kitapları yırtmak, ayaklar altına almak hikmetli dışlamaktır. Keza içinde zayıf ve mevzu hadis bulunan bazı kitapların imha edilmesi, Çağdaş bazı alimlerin eserlerinin yasaklanması, imha edilmesi, tahkir edilmesi aynı hükümdendir. bazı kesimler reformist olmaları gerekçesiyle Mevdudi, Seyyid kutup, Hasan el Benna vb. alimlerin kitaplarını yasaklayıp imha ederken diğer bir kesim de hurafe ve şirki içeriyor iddiasıyla Gazali İbni Arabi imamı rabbani ve benzeri bazı alimlerin kitaplarını yasaklayıp imha etmektedirler. her iki kesimde ifrat ve tefrit içinde olduklarına inanmaktayız, Evlerin her köşesinde muslukların olduğu, ark ve kanalların her yere çekildiği bir yerde teyemmümü gündeme tutmak. Develerin bulunmadığı yerlerde devenin zekatıyla meşgul olmak da Hikmetle davetten sayılmaz.
Sayfa 163Kitabı okudu
Ahmed b. Hanbel, Ehl-i Hadis'in en büyük imamıdır. Sened'e çok büyük ehemmiyet vermiş ve hadisleri Peygamber'e itisål ettirmeğe çalışmıştır. O tabiatı icabı, hadis yolunu çok genişletmek istemiştir. Akıl dan ziyade nakl'e ehemmiyet vermiştir. Bu sebeple, Ebû Hanife ekolüne karşı, onun öncülük ettiği hukuk mektebine Ehli Hadis
Sayfa 605
Reklam
127 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.