Seksenler dizisinde şöyle bir cümle geçti:
"Neden insanların zihniyetini düzeltmek yerine benim özgürlüğümü kısıtlıyorsunuz."
Her yere pankart yapıp asacağım.
Ben Türk olmak için dilekçe yazmadım. Sen Kürt olmak için torpil almadın. Türk ana babayı ben seçmedim Alevi ana babayı sen tercih etmedin. Hepimiz aynı toprağın çamurundan olduk. Türk olmak veya Alevi Olmak ya da Kürt, Laz, Çerkez olmak insana bir özellik kazandırmaz. Sivas Madımak'ta otelde insanları yakarak katleden Türk ne kadar şerefsizse 80'li yıllarda ülkenin çeşitli yerlerinde Türkleri öldüren Alevi o kadar şerefsizdir. Dağlarda askerime kurşun sıkan Kürt ne kadar kalleşse Kürtlere kızıp ovada masum Kürtlere zarar veren Türk de o kadar kansızdır. Alevisi de Kürdü de Çerkezi de Lazı da Türküde fark etmez. Üstünlük dilde, dinde, ırkta, millette değil. Takvadadır. Demem o ki sevelim sevilelim bir olalım birlik olalım hür olalım. Büyüklerimiz boşuna dememiş bölüşürsek tok oluruz bölünürsek yok oluruz.
Bir tek şey biliyorum: Gürültü, patırtı istemiyorum, karanlık olsun istiyorum, bir yerlere gizleneyim diyorum, bunu istiyorum işte, bunu arıyorum, bunun ardırdan gideceğim, elimde değil.
Korkular ruhunu kuşattığında, üzüntüler kalbini ele geçirdiğinde, huzursuzluk yüreğine çöktüğünde, imtihanlar üstüne üstüne geldiğinde, endişe ve kaygılar seni bunalttığında, tüm benliğinle de ki: “Allah'ın bizim için yazdıklarından başka, başımıza hiç bir şey gelmez” (Tevbe, 51).
Düşüncelerim koca bir tarikat kurmuş gibi , çekiliyorum köşeme. Yaşımın ilerleyişimi bilmiyorum ama Bana artık dünyayı kurtaramayacağımı öğrettiler , dünya hiç bir şekilde düzenini bozmayacağını , insanları değiştirmeye çalışırken aslında sen de onlara dönüştüğünü göreceksin. Düşüncelerin olgunlaşıyor. Bir vakitten sonra Konuşmak sana boş geliyor susmanın ne kadar özel olduğunu öğreniyorsun. Kalabalığın için de yine yalnızlığa sığınıyorsun aslında yalnız değilsin düşüncelerin kalabalık. Ve sen gün geçtikçe daha çok büyüyorsun.