Parlaklığın Ötesinden
Göremedik sıkıntısız yaşandığını,
Rahatın şiirini yazamadık,
Ne kadar uzak
Heveslerimle içli dişli yaşamak,
Üzmek hastalıklı şiirlerle
Eşimi, dostumu;
Mezar taşları kadar, ölçülü
Beyitler düzmek boy boy.
Günaydın. Yıllar geçse de büyüsek de hayallerimizin hepsine değil de birçoğuna kavuşsak da, daima bir şeyler noksan. Bir şeyler anlaşılmaz. Hiç bitmiyor insanın aradığı o "şey". "Mükemmel Günler"deki o diyalogu hatırlayın: "-Hâlâ anlam veremediğim pek çok şey var. -Hayat aşağı yukarı böyle bir şeydir." Ne tuhaf,
ÖLMÜŞ BULUNDUM
O firaka hiç varmazdım
Küflüydü sokakları
Çiy kokardı sabahtan
Şöyle bir düşündüm de
hiç gitmezdim aslında
Ama
…
Gitmiş bulundum
Gül, ey saf çelişki
Bir gün kendisini ziyarete gelen bir kadın hayranına gül toplamak için bahçeye indi ve eline bir diken battı. Ağrısı dinmeyince kan kanseri olduğu anlaşıldı. 2 ay sonra ise hayatını kaybetti. Mezar taşına ise şu dizeler yazılacaktı: "Gül, ey saf çelişki, nice gözkapağının altında/ hiç kimsenin uykusu olmamanın/ sevinci".
Rainer Maria Rilke
Sürgün
nicedir seyduna'nın dağlarında kuşlar yerine
kurşunlar kanat çırpardı.
kurşun, kendi çığlığına uyanır,
kendinden utanırdı bu coğrafyada,
ki hiç sevmedi sesini, ismini...
ölüm arayan, ışığında oturur ağlardı.
ne zaman çığlık kopsa, bilirdi,
ardı derin susku kuyusu olurdu,
bir yaprakta olsun solumazdı hayat.
şehirleri birbirine
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve