Fena değil diyebileceğim hard-boiled türde bir polisiye roman.
Lui Beretti'nin hayat hikayesini doğumundan itibaren anlatan bu romanda Amerika'da zamanında uygulanmaya çalışılan içki kaçakçılığı da büyük oranda yer tutuyor.
Aynı zamanda Hakan Günday'ın Malafa'sı gibi kendine özgü bazı kelimeleri de var.
Polisiye severlerin sıkılmadan okuyabileceği bir roman.
Öncelikle bir televizyon dizisi olarak tasarlanan fakat yapımcıların ilgisini çekemeyen bu proje daha sonra Neil Gaiman ve Michael Reaves tarafından kitaba dönüştürülmüş. Gerçekten de kitapta sanki fantastik bir macera filmi havası var. Zaman geçirmek için çerez niyetine okunabilir, fakat Mezarlık Kitabı ya da Yokyer gibi kitaplarla karşılaştırıldığında daha vasat bir Neil Gaiman kitabı olduğunu belirtmeliyim.
Ara DünyaNeil Gaiman · İthaki Yayınları · 2012228 okunma
Her evin yeşilliklerle çevrili olduğunu gördüm. Mezarlık sessizliğinin bu olağanüstü yeşili burada tüm kente yayılmış. Herkese kendi yeşili. Herkese kendi trafik gürültüsü. Herkese kendi yalnızlığı. Herkese kendi sessizliği. Burada içsel konuşmalar yapmak için yaşanır. İnsan burada ya toplumsal bir olaydır ya da toplumsal bir olayın seyircisi. Ya da insan öylesine zengindir ki, servetin zenginliği içinde erimiştir ve artık canlı gibi görünemez, değerli bir kâğıt ya da anlamsız bir kıymetli taş görünümüne bürünmüştür.
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.”
Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
"Ey Yemen Çölü bu nasıl bir açlık ki aldıklarım yetmedi de 'Daha, daha!' diye bağırmaya devam edersin? Bunca sahiplendiğin yetmedi de ne var ne yok bütün yiğitleri mi istersin? Kadınlarımızın, analarımızın, gelinlerimizin, çocuklarımızın, kardeşlerimizin, onca yetimin çığlıkları dizginlemedi mi hâlâ açlığını? Öğütüp yok ettiğin canlara doymadın mı da hâlâ bizi istersin? Asil bedenlerin toprağına karışması sonucu çölünde tek bir filiz yeşermedi de hâlâ istemeye devam mı edersin? Ne zaman bir köşede ismin geçse senin koca bir mezarlık olduğunu söylüyor bütün gönüller. Kimini zehirledin, kimini kuruttun, yakıp gazel ettin, kimini alev topu nefsinle gencecik yaşlarında boğdun. Düşman bile senden çekinir oldu da sen bize mi göz diktin?
UÇURTMALAR
Uçurtmalar bir gelin edasıyla;
Süzülürken özgür gökyüzünün maviliğinden akşamın kızıllığına...
Yeryüzünde;
Kurumuş-sararmış bahardan kalma tüm yapraklar,
Kıvılcım bulma hevesi ile cigara ateşini beklerken,
Duyulan randevulaşma fısıltıları...
Pazar günü, pazarcıların tezgahlarında sebze ve meyveler süslenmiş renk renk
Havanın