"Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi?
Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir."
Tüm toplum suçluluk ve utancını sözüm ona iyilik yaparak perdeliyor. Ben bu ikiyüzlülüğü yapamadığım için utanç içinde yaşıyorum belki de. Sabahları boğuk bir suçluluk ile uyanıyorum hep. Üstelik son zamanlarda arttı nedense. Suçluluk mu boğuyor yoksa boğulmak mı suçlu hissettiriyor acaba ?
"İstemek," dedi ölçülü bir sesle, "ilginç bir sözcüktür. Yoksunluğu anlatır. Bazen o boşluğu başka bir şeyle doldururuz ve ilk baştaki istek bütünüyle kaybolur. Belki de senin sorunun istemek değil, yoksun olmak. Belki de cidden yaşamak istediğin bir hayat var."
Kahveyi? Acaba çok şekerli içse mi telve yoğunlaşıp fincana daha iyi tutunur da sekiller çıkar, yoksa sade olsa, telve daha çabuk akıp kocasının evine çıkan yollarını müjdeler miydi?
Ona aşklarını anlatamazdı. Herkesten gizlediği şiirlerini okuyamazdı. Arzularından, günahların-dan, içindeki çağlayandan konuşamazdı. Acaba bir baba mı arıyorum, yoksa bir hoca mi, bir arkadaş mı?
Bazan kiliseyle siyah parmaklık arasında, sessizce dururum, gönlümde birdenbire acı hatıralar canlanır da içimden derim ki: acaba kader beni arkalarından ebedi olarak yanayım diye mi bu iki varlıkla birleştirmişti?
SON