“ Ne diyebilirim ki sana, varlığın sırları saklı senden, benden; bir düğüm ki ne sen çözebilirsin, ne ben. Bizimki perde arkasında dedikodu; bir indi mi perde, ne sen kalırsın, ne ben.”
Ziya Paşa'yı nasıl hatırlamayayım, diyor ki:
"Bed asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşek yine eşektir".
Yani, kötü bir aslınız varsa, üniformayla, kılık kıyafetle necip olamazsınız.
"Daha anlatsana,"dedim
"Hoşuna mı gitti?"
"Hem de çok. Seninle sekiz yüz elli iki
bin kilometre boyunca hiç durmadan laflamak isterdim."
"Benzinimiz yeter mi ki?"
"Yalancıktan doldurursak yeter."
Ahmet Cemil çalışmaktan kaçan o tabansızlardan mıydı ki henüz hayat mücadelesine ilk adımını atmadan ümitsizliğe mağlup olup kalsın. Hayatla uğraşmak, bu geçim mücadelesinde o da yumruğunu sıkarak hissesini almaya çalışmak icap ediyor, öyle mi? Niçin çalışmasın?
İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Allah'tan başka hak ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Rasûlü olduğuna şâhidlik edinceye, namazı dosdoğru kılıncaya, zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunu yaptılar mı kanlarını, mallarını benden korumuş olurlar. İslam'ın hakkıyla olması müstesna... Hesaplarını görmek ise yüce Allah'a aittir." (Buhari, Müslim)