Carver "Sözcükler yeni silahlarımı" diyorduç "Uydular ise ağır silahlar... Sezar'ın lejyonları, Napolyon'un orduları, benimse televizyonum, haber programlarım ve dergilerim var... Ve bu gece yarısına varmadan Tanrı'nın kendisi hariç, herkesten daha fazla insana ulaşmış olacağım."
Sayfa 125
ABD'li kadınlar daha iyi bir performans için Nike giyerlerken, "bu ayakkabıları üreten Endonezyalı, Vietnamlı ve Çinli kadınlar düşük ücretlerle çalıştırılıyor, fiziksel cezalara, zoraki fazla mesaye ve/veya cinsel tacize maruz kalıyorlardı."
Sayfa 118
Reklam
Şanına yakışır bir şekilde, Eyfel kulesinin tam önünde, Nike giysileriyle poz vererek, McDonald's'ın promosyonunu yapması, ziyaretinin doruk noktasıydı. On dokuzuncu yüzyılın sanayi harikasının dibinde, sanayi devrimi sonrasının üç harikası poz vermekteydi: Nike, McDonald'S ve Jordan.
Sayfa 112
"Büyük finans grupları ve eğlence sanayileri kültürel tektürlülüğü küresel çapta dayatacaklar," diyen Lang, dünyanın bundan korkması gerektiğine inanıyor, "teknoloji bizi zengileştirecek mi... yoksa gerçekte çok büyük bir tehlike mi bekliyor bizi; uydular yükseldikçe, kültür alçalıyor mu?" diye soruyordu.
Sayfa 89
Nike'ın Endonezya'daki genel müdürü, eleştirilere "Ücretler düşük olabilir, ancak biz buraya gelerek başka türlü çalışma imkanı bulamayacak binlerce insanı iş sahibi yaptık" diyerek karşılık veriyordu.
Sayfa 87
Asya'da 5,60 dolara üretilen Nike ayakkabıları Batıda 70 dolar ve üstündeki fiyatlara satılmaktaydı. Michael Jordan'ın 20 milyon dolarlık promosyon ücreti, Endonezya'da bu ayakkabıları üreten tüm fabrikaların yıllık toplam maaş bordrosundan bile fazlaydı.
Reklam
"Rüya Takım" altın madalyalarını almak için kürsüye doğru yürüdüğü sırada, Jordan logo problemini çoktan çözmüş, ABD bayrağına sarınarak Reebok logosonu gizlemişti.
Sayfa 82
"Kültür paranın peşinden gidiyor, bu nedenle Amerikalılar gelecek neslin Romalıları olacaklar, tıpkı İngilizlerin şu anda olduğu gibi." S. Fitzgerald
Sayfa 66
1980'lerin sonunda iletişim uyduları ve fiber-optik kablolar sayesinde bu reklamlar, pek çok ülkede sayıları 30'dan 500'e kadar varan televizyon kanallarında, anında seyredilebilmekteydi. Bu tür reklamlar (spor ayakkabıları gibi) yalnızca ürünleri değil, ("Just Do It" sloganında olduğu gibi) çoğu zaman Amerikan menşeli yaşam tarzlarını da satmaktaydılar.
Sayfa 44
Wooden şöyle diyordu: "Bence siyahiler sporda ilerlemek konusunda biraz daha hırslılar. Çünkü diğer alanlar kendilerine yeterince açık değil."
Sayfa 35
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.