Yılın büyük bir bölümünde turneye çıkarak, çoğu kez günde iki ya da üç oyun oynamak ve bir yandan siyahilere ait tuvalet ararken, diğer yandan da siyahilere giriş izni verilen lokantalarda yemek yemek zorunda kalıyorlardı.
Sayfa 31
Albert Spalding 1890'larda beyzbol eldivenleri, topları ve sopaları üreterek zengin olmuştu. Spor dünyasının John D. Rockefeller'ı olmayı hedefliyordu.
Sayfa 25
Reklam
J. Cassidy'e göre "Küreselleşme, yirminci yüzyıl sonlarının sihirli kelimesi"ydi ve gücünü hem muazzam miktarlarda sermayeden, hem de "paranın evrensel dili olan İngilizce'den" alıyordu. Cassidy, küreselleşmenin gelecek yüzyılın en önemli siyasal sorunu haline geleceğine inanıyordu.
Sayfa 12
Eskiden kültürler bir ülkeden diğerine ancak göçler, yolculuklar veya kitaplar aracılığıyla taşınırlardı. Yolculuk ve okur yazarlık genellikle zenginlere özgü lüks uğraşlar olduğundan, yabancı kültürleri anlamanın -ve kar amacıyla kullanmanın- zevkine ancak seçkin zümreler varabilirdir. 1970'ler sonrası medya, televizyon ve uçaklar bunu tamamen değiştirdi. Kültür neredeyse ses hızıyla taşınıyor ve yalnızca seçkinlere değil, milyarlarca insana yayılabiliyordu. Jordan ve Nike (McDonald's ve Disney) birdenbire bir kaç kuşak öncesinde hayal bile edilemeyen bir kolaylıkla geniş kitlelere ulaşmanın gücünü tattılar.
Sayfa 11
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.