Dışarıda bırakılmak içeri kapatılmakla aynı şeydir.
"İnsanın zihninden geçen düşünceler konusunda sessiz kalması... İşte köle olmak budur." 🍂 Michel Foucault
Reklam
İsa havarilerine bir kez daha buyurur: "Sezar'ın hakkını Sezar'a,Tanrı'ya ait olanı Tanrı'ya ve Benim olanı Bana verin." Tİn,100; ayrıca bkz. 81, 110).
Sayfa 77 - Profil KitapKitabı okuyor
Kendini bilme zorunluluğu Tomas İncili'ndeki öğretilerinde merkezinde yer alır. İsa'nın bu İncil'de havarilerine söylediği ilk şeylerden birisi, "Kendini bildiğinizde bilinirsinizde ve fark edersiniz ki yaşayan Baba'nın evlatları sizlersiniz.Ama kendinizi bilmezseniz, fakirliğe boğulursunuz ve sizabizzat bu fakirliksinizdir." . Bu nedenle tekrar tekrar, bulana kadar bu bilgiyi aramaya yüreklendirilirler . Ancak bulunması gereken bu bilgi çoktan bilindiği ve havariler bunun farkında olmadığı için bu zorlu bir görevdir . İsa'nın başka bir pasajda bahsettiği gibi,"Sahip olduğunuz, eğer bunu içinizden çıkarabilirseniz, sizi kurtaracaktır." ..
Sayfa 75 - Profil KitapKitabı okuyor
Helenistik dünyanın temsil ettiği bu yeni mecburi mevcudiyetlere Gnostik düşüncenin cevabı şuydu "Kendini bilirsen sahip olursun." İkinci yüzyıl Valentin GnostiklerindenTheodotus'un ünlü ifadesiyle: "kim olduğumuzun, kime dönüştüğümüzün, nereden geldiğimizin ya da nereye vardığımızın, acele edip etmediğimizin, ne günahlardan kurtulduğumuzun, doğumun ne olduğunun ve neyin yeniden doğum olduğunun bilgisi" (Exc. Thd., 78.2). Ya da çağdaşı Gnostik Hıristiyan tanrı bilimci İskenderiyeli Klement'in ifadesiyle:"O zaman... alınacak tüm derslerden en önemlisi insanın kendini bilmesi. Çünkü insan kendini bilirse, Tanrı'yı da bilir." (Paedagogus, 3.1).
Sayfa 69 - Profil KitapKitabı okuyor
Cassian ekmek çalan keşiş örneğini verir. Başta söyleyemez. İyi ve kötü düşünceler arasındaki fark kötü düşüncelerin kolaylıkla ifade edilememesidir, çünkü kötü gizli ve belli edilmeyendir. Kötü düşünceler kolaylıkla ve utanmadan söylenemedikleri için ışıkla karanlık; dile getirmeyle günah, gizlilik ve suskunluk; Tanrıyla şeytan arasındaki o evrensel fark da meydana çıkmaz. Sonra keşiş kendisini yerlere atarak itiraf eder. Ancak sözlü bir şekilde itiraf ettiğinde şeytan içinden çıkmıştır. Sözlü ifade kritik andır (Başrahip Musanın İkinci Konferansı, II). İtiraf hakikatin göstergesidir. Bu şekilde düşüncelerini sürekli dile getirme fikri sadece idealdir. Asla tamamıyla mümkün değildir. Oysa sözün kalıcı bir şekilde söylenmesinin bedeli ifade edilemeyen her şeyin bir günaha dönüştürülmesidir.
Sayfa 65 - Profil KitapKitabı okuyor
Reklam
Hıristiyanlığın ilk zamanlarında bağışlanma bir eylem ya da ayin değildi, son derece ciddi günahlar işleyen birisine zorla tahsis edilen bir statüydü. Exomolegesis kişinin günahkâr ve tövbekâr olduğunu kabullendiği bir ritüeldi. Birkaç özelliği vardı. Birincisi, dört ila on yıllığına tövbekâr kalıyordunuz ve bu statü hayatınızı etkiliyordu. Oruç tutmanız gerekiyordu ve nasıl giyineceğinize dair kurallar ve cinsellik yasakları vardı. Kişi diğerleriyle benzer bir hayat yaşayamasın diye mimleniyordu. Statüsünü düzeltmesinden sonra bile bazı yasaklara tabiydi;örneğin, evlenemez ya da rahip olamazdı.
Sayfa 56 - Profil KitapKitabı okuyor
Filozofların rüya yorumları hakkında karışık bir tutumları vardı. Stoacıların çoğu bu tip yorumlara eleştirel ve şüpheci yaklaşır. Ancak yine de bu yöntem popüler ve yaygın bir şekilde kullanılırdı. Aralarında Pisagor ve bazı Stoacıların da olduğu uzmanlar rüyaları yorumlaya biliyorlardı ve bazı uzmanlar da insanlara kendi rüyalarını nasıl yorumlayacaklarını öğreten kitaplar yazıyordu. Bunu nasıl yapabileceğinize dair pek çok kaynak vardı, ancak bugüne kalan tek rüya kılavuzu Artemidorus (M.S. ikinci yüzyıl) tarafından yazılan Rüyaların Yorumu eseridir. Rüya yorumu önemliydi çünkü antik çağda rüya gelecekteki bir olayın önceden haber verildiği anlamına geliyordu.
Sayfa 54 - Profil KitapKitabı okuyor
Stoacılar gelecekte başa gelebilecek kötülüklerle ilgili üç eidetik indirgeme biçimi geliştirmişlerdir. Birincisi, geleceği gerçekleşmesi muhtemel hâliyle değil, gerçekleşmesi çok düşük bir olasılık olsa da en kötü hâliyle hayal etmektir-en kötüsü kesin gerçekleşecektir, bu bir olasılık hesabı olarak değil olabilecek gerçekleşmiş gibi değerlendirilir. İkincisi,kişi olabilecekleri uzak gelecekte muhtemelen gerçekleşebilecekmiş gibi değil çoktan gerçekleşmiş ve gerçekleşme sürecindeymiş gibi değerlendirmelidir. Örneğin birisi sürgüne yollanabilirmiş gibi hayal edilmez de çoktan sürgüne yollanmış, işkenceye maruz kalmış ve ölmek üzereymiş gibihayal edilir. Üçüncüsü, kişi bunları hayal ederken dile getirilemeyecek acılar tecrübe etmek için değil, kendisini bunların gerçekte çok büyük kötülükler olmadığına ikna etmeamacıyla yapar. Olasılıkların tümünün, tüm bu süreç ve tüm bu talihsizliklerin indirgenmesinden ortaya çıkan kötü bir şey değildir, kabul etmemiz gerekendir. Aynı anda hem gelecekteki hem de şimdiki durumdan oluşur. Epikürcüler yararsız olduğunu düşündükleri için buna karşıydılar. Onlara göre şimdiki olaylardan keyif alabilmek için geçmiş keyifleri yeniden hatırlamak ve ezberlemek daha yararlıydı.
Sayfa 51 - Profil KitapKitabı okuyor
"Herkes kendisinin en önemli ve en büyük pohpohçusudur; bu nedenle de bir başkasının gelip onun gururunu ve arzularını gözlemleyip onaylamasını rahatça kabullenir. Zira biraz utanç verici bir şekilde pohpohçuları seven birisi olarak tanımlanan kimse, aslında fena halde kendini seven bir kimsedir. Bu kişi kendine dönük merhamet dolu duygularından dolayı kendisinin her tür iyi nitelikle donatılmış olmasını arzular ve kendisini böyle tasavvur eder."
Reklam
"İnsan yönetenlerin aptallığına dayanmak zorunda kalıyor."
"Öfkenin masumlara karşı kabarması yanlıştır."
"Her gün kendi mahkememde kendimle ilgili bir dava açarım."
"Kendimden hiçbir şeyi saklamam, hiçbir şeyi görmezden gelmem . Kendimle bu şekilde hoşbeş etmek dururken, neden hatalarımı olduklarından küçük göstereyim ki? Bunu bir daha yapmamaya dikkat et; seni bu seferlik affediyorum.Şu tartışmada fazla saldırganca konuştun; bundan sonra cahil insanlarla içlidışlı olma; hiçbir zaman öğrenmemiş olanlar, öğrenmek istemeyenlerdir. O adamı yapman gerekenden daha büyük açıksözlülükle azarladın ve bunun sonucunda onu düzeltmekten çok ona saldırmış oldun. Gelecekte sadece söylediklerinin doğru olmasına değil, konuştuğun kimsenin bu doğruya katlanabilecek olmasına da dikkat et."
Eğer her şey mutlak çeşitlilik olsaydı, düşünce özelliklere bağlanırdı ve tıpkı Condillac'ın heykeli gibi, hatırlamaya ve karşılaştırmaya başlamadan önce, kendini mutlak çeşitliliğe ve mutlak tekdüzeliğe teslim ederdi. Ne bellek, ne mümkün hayal gücü ne de buna bağlı olarak düşünce olurdu. Ve şeyleri birbirleriyle karşılaştırmak, özdeş çizgilerini tanımlamak ve bir cins ad oluşturmak olanaksız olurdu. Dil olmazdı. Eğer dil varsa, bunun nedeni, özdeşliklerin ve farklılıkların altında, doğal sürekliliklerin, benzerliklerin, tekrarların, kesişmelerin tabanının bulunmasıdır.
Sayfa 185 - Les mots et les choses : Une archéologie des sciences humaines. İmge Kitabevi Yayınları, İkinci Baskı Ekim 2001, ISBN: 975-533-075-5]Kitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.