Gotik edebiyatın ilk örneği olarak belirtilen Otranto Şatosu'nu bir rüya sonrası yazdığını söyleyen Horace Walpole şatoları, olağanüstü varlıklar ve olaylar, hayaletler, şövalyeler ile bütünleşen bu türün öncüsü olmuştur.
Otranto Prensi Manfred geçmişte hileyle aldığı bu prenslik unvanını koruyabilmek için oğlunu önemli bir ismin kızı Isabella ile evlendirmek üzeredir fakat tam o gece gökten düşen gizemli bir miğfer Manfred'in oğlunu öldürür ve Manfred gözü dönmüş bir biçimde oğlunun yasını bile tutmadan Iseballa ile evlenme düşüncesine kapılır. Isabella'nın şatodan kaçışı ve ortaya çıkan bir köylü geçmişte söylenen bir kehanet yavaş yavaş gerçekleşmektedir.
Çok basit bulduğum, diyaloglara özenilmemiş, yazarın iki ayda aceleyle yazmış olduğu bir kitap Otranto Şatosu. Sanki yazdıkça aklına yeni bir şey gelmiş ve olayı bağlamaya çalışmış yazar. Kitabı iki ayda yazdığını belirten yazar bence acemice bir masal anlatmaya çalışmış.
Yine de türün ilk örneği olmasından dolayı bir değeri var elbette kitabın. Çok önermesem de okumak isteyenler okuyabilir.
