Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Biz ülke olarak hepimiz köklü bir değerler devriminden geçmeliyiz. Hızlıca 'şeye odaklı toplum'dan ' kişiye odaklı toplum'a yönelmeye başlamalıyız. Makineler, bilgisayarlar, kâr dürtüleri ve mülkiyet hakları kişilerden daha önemli sayıldığında, ırkçılık, aşırı materyalizm ve militarizm denen o dev üçlüyü alt etmek imkânsızdır.
İşte bunlar da hep militarizm
Tarcan, 1910 yılında Osmanlı okulları beden eğitim müfettişliğine arandığında şu tepkiyi gösterir:"Fakat efendim, neyi teftiş edeceğim? Galatasaray'dan başka hiçbir sultanide jimnastik dersi yok! Hele kız mekteplerinde bu dersin adı bile bilinmiyor!" dedim.
Reklam
Basınımız ve Eğitim sistemimiz şovenizm, militarizm, dogmatizm, konformizm ve cehalet üstüne kurulu. Hükümetin keyfi yönetimi sınır tanımıyor, tarihte eşi benzeri görülmemiş ölçüde sınırsız; basın özgürlüğü, düşünce, ifade, seyahat özgürlüğü, sanki İnsan Hakları Beyannamesi yokmuşcasına kısıtlı.Devasa bir polis örgütü kurduk, ihbarcılığı ulusal bir kurum haline getirdik, fiziksel ve ruhsal işkenceyi ince, rafine bir bilim haline getirdik.
Feminizmle açılan gedik toplumda sözümona savaş aleyhtarlığı ve yine sözümona anti-militarizm tezleriyle genişletiliyor. Erkek özelliklerinin reddi güya insanlar arasında çatışmaya başvurmadan meselelerin halli yolunu açacak ve milletlerin silahlanma yarışına girmelerini önleyecek. Bütün bunlara inanırsa ancak ikinci sınıf kafalar inanır.
Böylece 6. yüzyıl Roma'sı Etrüsk krallarının elinde, silah kulla­narak güvenlik elde etme peşinde koşan bir askeri devletten daha farklı bir şeye dönüştü; bilinçli bir siyaset olarak yağma ve fetih savaşları dü­zenleyen saldırgan, çapulcu, emperyal bir devlet haline geldi. Militarizm Roma'nın ruhuna sızdı.
Faşizm, modernizm karşıtlığının ya da birkaç ulus devletin izlediği özel gelişme yöntemlerine dair sosyal patolojik sürecin olağandışı bir sergilenişi değildir. Hammaddeleri militarizm, ırkçılık, karizmatik liderlik, popülist milliyetçilik, çöküşe yol açan güçlerin tüm ulusu ya da uygarlığı içine düşürdüğü korkular, modem çağa karşı hissedilen derin kaygı ve yeni bir çağın başlamasına duyulan özlemdir ki bunların hepsi çağdaş tarihin fiili bileşenleridir. İki dünya savaşı arasında bu bileşenlerin popüler ve hatta kitle hareketlerinde bir araya gelmesi, ayrıca bunlardan ikisinin, Faşizmin ve Nazizmin nihai olarak yeni bir tür tek parti devleti tesis etmesine yol açması, doğrudan veya dolaylı olarak Birinci Dünya Savaşı'ndan ve Rus Devrimi'nden kaynaklanan şiddetli sosyo-politik gerilimlerin yaşandığı olağanüstü bir konjonktürden dolayıdır. Bu nedenle faşizm büyük ölçüde 20. yüzyılın ürünüdür.
Sayfa 11
Reklam
Bütün büyük görkemine ve gönencine karşın, Akad Devleti, kendi halkına karşı uyguladığı iç militarizm ve dışta düşmanlarına karşı sürdürmek zorunda kaldığı dış militarizm eylemlerinin etkisinde daha fazla ayakta kalamayarak tarihten silinmiştir...
136 syf.
8/10 puan verdi
“Sadece kitap okumak için değil, aynı zamanda kitaplara göre yaşamak için buradayız.” Nazi Almanya’sında faşistlikle, militarizm duygularıyla, empatiden yoksun yetiştirilen dönemin insanlarının bir grup lise öğrencisi üzerinden olağanüstü bir anlatısı. Olaylar lisede tarih ve coğrafya dersleri veren bir öğretmenin dilinden aktarılıyor. Kısa ama sorgulatan bir eser. Favori modern klasiklerim arasına girdi. Daha fazla detay vermek istemiyorum çünkü herkesin okumasını istiyorum.
Tanrısız Gençlik
Tanrısız GençlikÖdön Von Horvath · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20213,038 okunma
Militarizm öven arkadaşlar Stalingrad'a asker olduğunuzu düşünün bi böyle düşününce övülecek bir şey olmadığını anlıyorsunuz.
Işık Doğu

Işık Doğu

@Binottonefreti
·
13 Mart 22:46
Yalnızca birkaç tanıdık, cephe hattı görevinin nasıl bir şey olduğunu sordu. Onlara vaziyeti anlatığımda merakları artasa da kimse bana inanmadı. Gerçekler onları manen çökertirdi; çünkü onların her gün Ordu raporlarından duydukları Alman askerleri, daima ileri atılan kahramanlar askerlerdi! Eğer toprağa düşüyorlarsa bu, ya taarruz ya da savunma sırasında olmalıydı. Geri çekilmelerini gerektiren taktiksel sebepler yoksa onların bildiği bu askerler bir karış toprağı bile düşmana terk etmezdi. Kanıt da oradaydı işte: Stalingrad!
Sayfa 148 - Kronik 2. Baskı çevirmen Barbaros UzunköprüKitabı okudu
bushido
Japon askerlerinin savaş boyunca sergilediği vahşi militarizm köklerini Buşido, yahut "Savaşçının Yolu" adıyla bilinen kadi m Samuray düsturundan alır. Japon askerleri, bu düstur uyarınca İmparatorları Hirohito'ya ve Japonya'nın onuruna sonsuz sadakat sözü verdiler. Buşido'ya göre ölüm teslimiyete yeğdi ve bir Japon askeri
Sayfa 147 - Sekizinci Bölüm: Pearl Harbor, BushidoKitabı okudu
Reklam
Türkiye'deki askeri darbeler ve bunların sonucunda hâkim söylem olarak işleyişe giren militarizm doğrudan Soğuk Savaş geriliminin bir sonucu olmasa da, Soğuk Savaş koşullarının militarizme sağladığı onay/normallik Türkiye'de militarizmi hâkim söylem düzlemine yerleştiren en önemli unsurdur.
Militarizm ve toplum köleliği...
Üniformadan, katil kıyafetinden nefret ediyordum; insanı makineye çeviren disiplinden nefret ediyordum, çok saçma olmalarına rağmen itaat etmem gereken emirlerden nefret ediyordum, bu aşağılık, ruhu boğan sistemin deli saçması akılsızlığından nefret ediyordum.
FAŞİZM,DİNCİLİK VE CEMAATLEŞME HAKKINDA:
Ülkemiz cemaatleşme konusunda uzun yıllardır hiç olmadığı ölçülerde bir artış meydana getiriyor. Her geçen gün şovenizm, militarizm ve dincilikle birlikte faşist ideoloji basamakları üçer beşer tırmanıp toplumu, üniversiteleri, kamuyu ve işyerlerini zehirliyor. Zehir saçan tüm bu gerici ideolojilerin beslendikleri noktalara baktığımızda ortaklık gösteriyor. Reddettikleri aidiyetler, kabul ettikleri değerler farklı olsa da: tümünün motivasyonu toplumun büyük çoğunluğunu kendi kabul değerlerine uygun düşmezse düşman edinme noktasından doğuyor. Hepsinin kendisine uygun düzenlenmiş motifleri, imgesel odakları, hayal dünyaları, destansal alıntıları ve hepsinin arkasına sığınacakları tarihsel kılıfları mevcut. Tümü kendi atasını, kendi peygamberini ve ırkını diğerlerinden üstün görerek kişisel mastürbasyonunu gerçekleştirme yüzsüzlüğünü kendisine öncü edinerek bu dünyada eşit olmayı efsaneleşmiş, mitleşmiş tarihi yaratımlarıyla redediyor. Bu çağın insanının yanından geçemeyecek erdemleri kendisine ideal ediniyor. Sonuç olarak düşlerindeki ülke faşist bir diktoryadan öteye gidemeyerek halkın içerisinde artan ayrışmayı, ilerici gücü boğuyor. Bu da tabi ki de en çok egemen sınıf saflarını kuvvetlendiriyor: halkı bölüp yönetmek, parçalara ayırarak birbirine kırdırmak: cemaat ve tarikatlaşan bir toplumun gerçek problemlerinden uzakta yaşamaya, yöntemi küçük bir azınlığın eline vererek bu azınlığın ise beynini uyuşturması imkanını sağlıyor.
Kapp Darbesi ve Nazi Partisinin Kuruluşu
Gerçekte Almanya’da bu Weimar Cumhuriyeti’ni yıkacak olan güçler daha 1920’lerde vardı. Militarizm ve saldırgan milliyetçilik, barış antlaşmasının ağır koşullarına bir tepki biçiminde güçlenecek ve antlaşmanın baş sorumlusu olarak görülen sosyal demokratlara, yani hükümete yönelecektir. İşte bu aşırı milliyetçi ve militaristler 1920’de Berlin’de ilginç bir darbe girişiminde bulundular.
494 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.