Ne Taif'tesin, ne Magosa zindanında Yalnız namı kalmıştır kaleme alanın "Vatan Kasidesi"ni. Seviyoruz her zamandan fazla Fikret'i Yeni anlaşıldı manâsı "Millet Şarkısı"nın, Aynı "Sis"tir memleketin üzerindeki.
Yahudiler serbestçe yazmak imkanını elde ettikleri andan itibaren sizin fikir yapınız yıkılmak tehlikesindedir. Alman romantizmi idealizmi yaratarak Katolikliği ihya etmişti. Heine adında Düsseldorflu bir küçük Yahudi çıktı, kurnaz ve neşeli eecbezesini romantikler, idealistler ve Katoliklerle alay etmek yolunda kullandı. İnsanlar politika, ahlak,
Reklam
Çoğu anlaşılmaz olmuş. Sözcüklere bakarak şiir okumak da tatsız. A. Kadir, Fikret’in şiirlerini yeniden yazıyor. Tarihi Kadim’ini Eski Çağ Tarihi adıyla yayımladı bile. Tümünü okumadım daha. Tek tük parçaları hoşuma gitmedi değil. Ama bu şiirler Fikret’ten çok Kadir’in olmuş. Yer yer anlamca ayrımlar bile var. Gene de yararlı bir deneme. Bugünkü kuşaklar nasıl anlasınlar o koyu Osmanlıca mısraları? Şermin’deki şiirler sanki başka bir Fikret’in kaleminden çıkmış! Ne olurdu tüm şiirlerini böyle yazsaydı. Kadir’in çeviriciliğine gerek olmazdı o zaman!.. Millet Şarkısı, Rücû, Hân-ı Yağma, Ferda, Halûk, Doksan Beşe Doğru… Hepsi heyecan veriyor insana. Bezginlik değil, tersine bir şeyler yapmak isteği uyandırıyor.
Sayfa 41
"İş aynı. Şu açık öğretimi bitirebilsem şef müdür filan olacağım da İngilizce denen laneti geçemiyorum. Amına koyim sanki İngiliz sörlerine hizmet ediyoruz. Biz Türk'üz vatandaş Türk! Ne sikime okutuyorlarsa..." Kamil bir an sustu ve aklına bir şeyler geldiğini belli eden bir yüz ifadesiyle Alper'e bakmaya başladı. "Ya aslında var ya... Lan ben bunu niye düşünemedim hiç? Çözmüşsün sen şimdi bu işi yani Boğaziçi filan tamam... Aslında babam okulu da ayarlatır benim yerime... Ha?" Alper anlamamış gibi baktı ama bal gibi anlamıştı. "Valla sonra dile benden ne dilersen. Şu vatan hainlerinin birinin oteli vardı, el koydular bizim Mehmet abi aldı. Oraya gönderirim seni hatunla ha? İngilizceyi tövbe geçemem ben... Sen onu halledersen gerisi bende..." "Yakalanırız ya resim kimlik filan," diye geveledi ne diyeceğini bilemeyen Alper. Sonra hiç inanmadığı halde, "Kul hakkı hem," dedi. "Oğlum gözetmen bilecek zaten. Babam ayarlar. Millet hakim, savcı, doktor, mühendis oldu böyle. Açık öğretimin kul hakkından ne olacak?" Alper'in hemen evet dememesine bozulmuştu kuzeni. "Neyse halledeceğiz artık bir şekil," dedi. Alper, sanki borç istenmiş de imkânı varken reddetmiş gibi suçluluk duydu, utandı. Lakin sustu. Hem demek Kamil, Alper'in bir hayır demesine derhal alınacak kadar hakir görüyordu aslında kendisini.
Sayfa 176 - Sözler: Şimdi ellerindedir Poseidon'un yabasıKitabı okudu
Alper'se annesine kesinlikle katılmıyordu ve susmadı: "Bizim okuldakiler gibisin aynı," dedi. "Amerikan sistemiyle en iyi eğitimi al, Amerikalıların kurduğu okulda oku, hocalarının oradan mezun olmasıyla övün, kendin de oraya gitmeyi hayal et ama Sıtarbaks'ı taşla." "Babasına hayır olsun diye mi yapıyor
Sayfa 38 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Yahudiler
Grekler bizi gülünç bir hale soktular, Romalılar parçalayıp dağıttılar, Hıristiyanlar bize işkence edip yağma ettiler; fakat biz, kuvvetle intikam alabilmek için çok zayıf olduğumuzdan, Eflatun'un Atina'sı, imparatorların ve papazların Roma'sından doğan medeniyetin dayandığı temelleri çürütecek bir saldırıya geçtik. Şimdi intikamımız tam kıvamındadır. Kapitalist olarak ekonomik hadisenin her şey veya hemen hemen her şey olduğu bir zamanda piyasalara hakimiz. Düşünür olarak, düşünce piyasasına hakimiz, mukaddes veya değil, eski itikatları, peygamberlerin getirdikleri dinleri ve laik imanları kemiriyoruz. Yahudi kendi nefsinde en korkunç iki ucu birleştiriyor: Madde sahasın da despot, fikir sahasında anarşisttir. Ekonomik cihetten hizmetçimiz, fikir cihetinden kurbanımızsınız. Bir tanrıyı kurban etmekle suçlandırılan millet, düşünce ve duygu putlarını da kurban etmek istemiş, en kudretli, yegane ayakta duran putun, Para'nın önünde sizleri diz çökmeye mecbur etmiştir. Babil esaretinden Bi'rassebi mağlubiyetine ve oradan Fransız İhtilali'ne kadar gettolara devam esen eziyetleri nihayet adamakıllı ödettik ve milletler arasındaki parya, çifte bir zafer şarkısı söyleyebilir!
Sayfa 58 - 1. Kitap, Türkiye İş Bankası Yayınları 14. Basım Şubat 2020Kitabı yarım bıraktı
Reklam
Tevfik Fikret / Millet şarkısı
Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa, Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır. Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa, Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır.
“Lan asıl hayat bunlara güzel be! — Kimlere? — Kimlere olacak, aşk şarkıcılarına!... adamlara her şey serbest! lirizmin şımarık piçleri! ne idüğü belirsiz götükalkıklar ! “ben” sıçıyor herifler, ses çıkaran yok!... batmıyor kimseye heriflerinki! amma kıymetli “ben”leri varmış demek! vay be vay! millet peşlerinde! cümle âlem peşlerinde! reprodüksiyon ozanlar! adamlara yılın 365 günü bahar!... eh Aşk şarkısı söylüyorlar be, Aşk, vereceksen böyle vereceksin sperminin hakkını!...
Milli Mücadele'nin en kaygılı günlerinde Yunanlı komutanın Bursa'da Osman Gazi'nin türbesine yaptığı tacizi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne siyah örtü konmuş, olay büyük insanımızda üzüntüye sebep olmuştu. Böylesi milletin ve devletin en bunalımlı anlarında bile Mehmet Akif Ersoy, yine de millete umut vermeden hiçbir zaman geri durmamış; Bülbül şiirinde; "O zümrüd tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun; Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun."
Sayfa 110 - Osmangazi belediyesi yayınlarıKitabı okudu
Sultan Abdülhamit'i eleştirir şiiri
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istihdat, Bıraktın milletin kalbinde bir mülevves yad. diye başlayan "İSTİBDAT" şiirine gelelim. Buradaki "devri istibdat" Sultan Abdülhamid'in 33 sene olan Padişahlık devrinin karşılığıdır. Otuz milyon ahali, üç şakinin böyle mahkumu Semalardan da yüksek tuttunuz bir zill-i mevhumu! "Üç şakinin" biri ve "zill-i mevhum" da Sultan oluyor. O birkaç hayme halkından cihangirane bir devlet Çıkarmış, bir zaman dünyayı lerzan eylemiş millet; Zaman gelsin de görsün böyle dünyalar kadar zillet, Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin nekbet Sema-peyma iken rayatımız tuttun zelil ettin; Mefahir bekleyen abadan evladı hacil ettin; Ne ali kavm idik; hayfa ki sen geldin sefil ettin; Müvekkel eyleyip casusu her vicdana, her hisse. Düşürdün milletin en kahraman evladımı ye'se... Ne mel'unsun ki rahmetler okuttun ruh-i iblis'e!
Sayfa 94 - Osmangazi belediyesi yayınlarıKitabı okudu
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.