OTURMAYA MI GELDiK AYOL!
- Haydi millet! Hazır mıyız bakalıımm?
- Abi kaç kere sordun yal Hazırlar işte görmüyon mu? Kapı çarpsa, ses oldu diye herkes göbek atacak. İki saattir hazır mıyız
da hazır mıyız. Yoklamamı çekiyon anlamadım ki...
Oynamak isteyenler parmak kaldırsın diye de sor bari.
- Onlar hazır olabilirler Kenan. Ben hazır değilim, bennn! O kadar genetik mühendisliği oku, iş bulamadık diye gel burada kaynanalara göbek attır, görümcelere gerdan kırdır, el âleme para yapıştırt. Hadi onu da geç, dünürün teki gelmiş benden ne şarkısı istiyor bak bak! Ayem sori ne sori, güzelim siye n'oliy?
Düdüdüdüt dütdüüriy, herkes malı götüriy! Düşünebiliyor musun? Hem de benden. Kendimi şu an nasıl hissediyorum biliyor
musun? Bildiğin hissetmiyorum. Kulağımla diz kapağımın yerini karıştırdım demin. Kulağın nerde desen, diz kapağımı gösteririm yani o derece. Uzuvlarım resmen terk etti beni. Çamaşır makinesinde teki kaybolmuş çorap gibi kaldım burada.
-Öyle deme abi, dua et, yine ekmek parası kazanacak bir iş buldun. Bak dayımın oğluna, çocuk uluslararası ilişkiler okudu.
Şimdi pazarda el örgüsü banyo lifi satıyor. Şükrüne gel.
- Nasıl teselli oldum anlatamam Kenan. Çok sağ ol kardeşim. Bir tık ötesi Sünger Bob kostümü giyip beyaz eşyası dükkanı açılışlarında sokaklarda erik dalı oynamaklık bir mesleğim olduğu için dünyalar benim oldu șimdi!
YouTube kitap kanalımda Aynalar kitabını önerdim: ytbe.one/dXzhmc2yGYw
Ayna ayna söyle bana var mı benden daha ırkçısı, kadın düşmanı, bilim karşıtı, para kölesi bu dünyada?
Eduardo Galeano - Aynalar kitabı 1000kitap 2. İstanbul Buluşması için oylama usulüyle belirlenmiş kitaptır.
Küçüklüğünüzde ya da etrafınızdaki eğlence mekanlarında
YouTube kitap kanalımda Miguel de Unamuno'nun kitaplarını hangi sırayla okumamız gerektiğinden bahsettim: ytbe.one/_xHgWiYVI4o
Bask Bölgesi + Katalonya + Endülüs + Diğer İspanyol şehirleri = İspanya
Kan + balgam + safra + sevda = Sağlıklı vücut
Orfeo + Evridiki + Aristaeus + lir = Müzik
Augusto (kan) + Eugenia (balgam) + Ludovina
Dikkatimi çeken her türlü sözü kayıt altına alırım. Bağlamlarına göre bu sözleri tasnifler, daha sonra belli aralıklarla okurum. İlk okuduğumdaki etkisini koruyup korumadıklarına bakarak, gereksiz yer kapladığını düşündüğüm sözleri elerim. Ancak listemde bazılarının yeri ve başlıkları hiç değişmez. Bunlar ilk bakışta anlam yükleyemediğim ya da her
Önce yitirmek, sonra aramak, aradığını bulmak için sürekli yolda olmak،, her daim yolcu olmaktı İnsanoğlunun değişmeyen yazgısı.
Ve en mukaddes zaferiydi;
büyük bir düşüşle gözünü açtığı sürgün ülkeden, muhteşem bir dirilişle başkentler başkentine ulaşmak, yitirdiği cenneti yeniden bulmak...
Niye yaşanmıştı bütün bu olanlar. Adem ile
Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.
Göz yumma güneşten, ne kadar nuru kararsa,
Sönmez ebedi, her gecenin gündüzü vardır.
Bilal Günaydın 'ın inceleme yazmak ve okur puanlarıyla ilgili gönderisini görüp gaza geldim. 2 adet inceleme paylaştım ve resmi olarak İmkansızın Şarkısı adlı kitaba yaptığım inceleme için gelen yorumlar ve dmler sayesinde umudumu kaybettim.
Kitabı hiç okumamış,
Haruki Murakami' nin adını bile belki ilk defa duyan, hakkında bilgi almak için Google'a bile yazmadan; yok kitap cinsiyetçi değildir, cinsiyetçiliği eleştiriyordur, yok sen yanlış anlamışsındır, yok o, yok bu. Açıklıyorum nereleri cinsiyetçi bulduğumu ve neden böyle düşündüğümü, hâlâ anlamak istemiyorlar. Hayır, tek ben cinsiyetçi bir kitap desem tamam, bir interneten İngilizce olarak, yazın bakın millet neler diyor bu kitap için. Kafayı yedirtecekler az kaldı.
YAZARIN ÜNLÜ OLMASI YA DA KİTABIN ÇOK BİLİNMESİ, KİTABIN CİNSİYETÇİ OLDUĞU GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ.
CİNSİYETÇİLİK KARŞI CİNSE YAPILIYORSA, SİZE ABARTIYORSUN, O KADAR DA CİNSİYETÇİ DEĞİL DEMEK DÜŞMEZ.
HAYDİ MAĞARANIZA!
Ben Rubi'nin Fikirleri
Cenevre, 30 Temmuz
Gazetelere şu ilanı verdim:
"Birkaç dil bilir, filozof, bekar, sabırlı ve gezgin katip arıyorum. 20 Temmuz tarihine kadar akşamları saat onda, Mon Repos oteline müracaat."
Bir müddettir uykusuzluk çektiğimi için, taliplerin sınavı geceyi geçirmeme yardım eder diye düşünüyordum.
Altmış üç
Ölüme niye bunca düşkün bu millet Yarabbi? Şarkısı ölüm, türküsü ölüm... Ölümü, şehitlik filan demiş amaç haline bile getirmiş. Kutsallaştırmış. Ölümle ilgili bunca fiil, bunca deyim, başka dilde de bulunsun, olanaksız. Ölmek. Zıbarmak, Cartayı çekmek. Nalları dikmek. Kalıbı dinlendirmek. Postu sermek. Kuyruğu titretmek. Postu deldirmek. Defteri dürülmek. Elleri iki yana gelmek. Günü yetmek. İşi bitmek. Daha neler... Hıh...
İlk söylemek istediğim şeyi hemen ifade etmek istiyorum: Kemal TAHİR’le tanışın.
Esir Şehrin İnsanları benim uzun süredir okumak istediğim, radarımda olan bir kitaptı, ama sanırım yeterli motivem yoktu; bir arkadaşın bu seriye başlayıp beni de uyandırmasıyla ben de okumuş, tanışmış oldum. İyi ki okuduğum kitaplardan oldu. Sizin de listenizde ise
Ahmet Rasim, Osmanlı'nın son dönemlerinde herhangi bir edebi topluluğa bağlı kalmadan, şiir, tiyatro, hikaye, roman türlerinde birçok eser vermiş yazarımız. Aynı zamanda gazeteci, siyasetçi, bestekar özelliklerine de sahip. "Şehir Mektupları" eserinde gazeteci kimliği ön plana çıkıyor. Ahmet Rasim, başarılı gözlem yeteneğiyle, yaşadığı