Cumhuriyetle birlikte Garp Alemi'ni her sahada gönüllü bir taklit ve takip modasının başlatılması yüzündendir ki, Hristiyanlar için dini bir gün olması yüzünden te"sid edilen <<«<miladi yılbaşı» artık bizde de milli ve dini bayramlar kadar ehemmiyet kazanmağa başlamıştır. Hatta denilebilir ki; bu hristiyan yılbaşı, Türkiye'de bir çok hristiyan memleketlerindekinden daha da heyecanlı bir surette karşılanmaktadır. Gerçi dinibütün asıl halk kitlesinin buna hiç bir surette itibar ettiği yoktur. Fakat art arda tatbik mevkiine konulan inkılablarla fikri muhtevası sakatlatılmış ve Türk Milleti'nin nev'i şahsına münhasır hayat nizamından bir hayli uzaklaştırılmış bulunan yarı münevverler arasında «Noel baba» efsanesinden <çam ağacı katliamı» na kadar miladi yılbaşının hiç bir dini motifi ihmal edilmemektedir.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramınız Kutlu Olsun
youtu.be/RZne-uJdJXw?si=... Ah Mustafa Kemal Paşam *** 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramımızı tebrik eder , bütün milletçe milli birlik ve bütünlük içinde sonsuza kadar nice güzel Bayramlar diliyorum 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 KK
Reklam
Allah Resulü, Medine'de, insanların iki farklı günde oyun ve eğlence düzenlediklerine tanık olmuş, sebebini sorduğunda bu iki günün cahiliye döneminden kalma bayram günleri olduğunu öğrenmişti. Aslında sonbahar ve ilkbaharda kutlanan Mihrican ve nevruz isimli bu bayramlar İranlilara ait dini ve milli bayramlardi; ancak daha sonra çeşitli şekillerde diğet toplumlara da geçmişlerdi. Dolayısıyla Hz Peygamber, başka bir inanç sistemine ait bu bayramların kutlanmasıni hoş görmeyerek söyle dedi: " Şüphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayrlı olan kurban ve fıtır ( ramazan) bayramlariyla değiştirdi.
Sayfa 645 - ( cilt3) D1134 Ebu Davud salât 239Kitabı okuyor
Lakırdı
Tarih anlatısıyla yükselmek, bir diğer değişle terakki edebilmek mümkün müdür? Yanıtının peşine düşmeyeceğim. Mümkünatını kenara bırakayım, buna ikna olunduğunu, bunun afiyetle yutulduğunu belirteyim. "Yalan yazan tarih" hayreti muciptir mesela. İkna olunuşun bir başka neticesi de anma günlerinin tatile dönüşmesi. Sanırım tüm anma günleri, matem günleri, bayramlar, kutlamalar, kurtuluş günleri, tarihi bahis konusu yapmanın geleceğin anahtarı olduğuna, gelecekte var olabilmeye dair ön kabulle gündeme girdi. Milli (resmî) bayramları, bayramdan saymayanlarla, Ramazan ve Kurban'a yabancı kalmayı tercih edenlerin buluştuğu ortak payda tatil. Çalışma düşüncesine sanırım sadece tatili hayal ederek tahammül edebiliyor tüyük Bürk milleti. İmparatorluk bakiyesi dövletin, tabiatına (modern Türk Cumhuriyeti) muarız hökümetlerce yönetilmeye başlandığı çağlardan evvel (aşağı yukarı 12 Eylül öncesine işaret ediyorum), laikliğin üzerine titrediği çağlarda bile, dini bayramlardan tatil çıkarılabilmiş. Yani tatil için, dinsel olmayan devlet, lâ-dinîliğe ara vermiş, biraz dinsel olmuş. (Burada elbette Türk tipi laikliğin, yoğunluğu büyük oranda azaltılmış, kıvamı seyreltilmiş Fransız laikliği olduğunu hatırlamak gerekir çünkü giyotinlerin meşalelerle parlamadığı yerde anayasanın kıymeti, gazetelerin, biriktirilen kuponlar karşılığında dağıttığı yemek kitabından hallicedir.) Tatili bu kadar seviyor olmamızdan ötürü, 60'larda gastarbeiter olmuş olabiliriz. Neticede tatil özgürlükse, arbeit macht frei.
23 Nisan Çocuk Bayramı -daha doğrusu çocuk haftası -Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından muhtaç çocuklara gelir sağlayabilmek, bu vesile ile kimsesiz çocukların sıkıntılarını duyurabilmek, onların yüzlerini yılda bir kere de olsa güldürebilmek için tertip edilirdi. 1927 senesinden sonra kutlanmaya başlanan bu şenliklere Mustafa Kemal sadece iki kez
Dini Bayramlar, Milli Bayramlar ve nice özel günler yeni elbiseler değil temiz elbiseler demektir. Aileler bunu önce kendileri özümsemeli ve çocuklarını bu bilinç ile büyütmelidir.
Reklam
104 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.