Hakka götüren yol diye kendini hakikata adamak, gerçek mektebin yoludur. Hakikat aşkına sahip insanlar, cemiyetin içinde çoğalmadıkça, hakikat aşkı cemiyet içinde en yüksek ve muhterem yeri tutmadıkça ve hakikatın ihtirası cemaat içerisinde bir umumi cereyan, büyük bir hareket haline gelmedikçe,milli mektep gerçekten var olmıyacaktır. Hakikat karşısında duyulması istenen bu aşkın, bu ihtiraslı akımın temeli dinidir, ilahidir. Doğuda, İslamın sahipleri, bugün bu hakikat aşkından uzak, böyle bir anlayışla sevgiden mahrum bulunuyorlar. Kendilerini sadece bir takım dini örflerin teknikçisi sayan bu zümre, gerçek dini vazifelerini yapmamaktadır.
Kırağıdan nem kapan bir hava var dışarda. "Bu havada şort giyilmez, kalk da uzun bacaklı bir şeyler giy oğlum" diyerek öğleden beri yapıştığım koltuktan kalkarak üzeri sigara yanığı bir eşofman altı giydim. "Bana ne lan senin giydiğin heşofmenden" diyebilirsiniz. Tabi hakkınız, diyin anasını satayım. Zaten alt katımdan
İspanyol yazar Cervantes'in 1605 tarihinde basılmış olan bu eserini her okuduğumda şu söz gelir aklıma; "Önce aklını kullan, zekânın yetmediği yerde gücünü kullanabilirsin."
Ve ilham veren bu eserin lise başta olmak üzere okumaya fırsat bulamayanların ise; üniversite sıralarında mutlaka okuması gerektiği kanaatindeyim. Bilhassa "Türkçe" ve "Edebiyat" derslerinde mutlaka okunması -üzerine bir kompozisyon yazılmasının zorunlu hale getirilmesi fikrindeyim.
Bu eseri okurken Don Quito ve Sancho Panza'nın aralarındaki ilişkinin arkadaşlığın insan yaşamındaki zenginliğini nasıl renklendirdiğini görmüş oluruz.
Lise de bir kez, üniversite sıralarında bir kez olmak üzere iki kez okuduğum bu romanın orijinal uzun iki ciltlik versiyonunu okumanızı tavsiye ederim. İspanyolcası olanların ana dilinden ayrıca bir keyif alacağını düşünüyorum. (Maalesef bu dili bilmediğimden bundan mahrumum.)
Milli Eğitim Bakanlığı'nın "100 Temel Eser" arasına aldığı bu kitap benimde iç dünyamı zenginleştirerek ilham veren kitapların başında geliyor. Burada bir parantez açarak
Leviathan eserine de bir atıfta bulunmak isterim. Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'i kurarken faydalı eserlerinden biri de bu eserdir.
Çocuklar ve gençler başta olmak üzere herkesin mutlaka okuması gereken kitapların başında gelen bu eseri okumanızı ve okutmanızı öneriyorum.
Her zaman dediğim üzere okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfîyetinize kalmış bir durum.
İyi okumalar.
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım:
Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı.
Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü.
- SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
23 Nisan Çocuk Bayramı -daha doğrusu çocuk haftası -Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından muhtaç çocuklara gelir sağlayabilmek, bu vesile ile kimsesiz çocukların sıkıntılarını duyurabilmek, onların yüzlerini yılda bir kere de olsa güldürebilmek için tertip edilirdi.
1927 senesinden sonra kutlanmaya başlanan bu şenliklere Mustafa Kemal sadece iki kez
Eslafınız zamanında Türk Ocak ve Yurtları Kürdistan kapılarına kadar gelmiş fakat henüz dahile nüfuz edememişlerdi. Sakarya zaferinden sonra Diyarbekir'li Ziya'nın, sizlere nazaran Ziya Gökalp'ın ocak ve teşkilatı bizzat meskat re'sini, vatan aslisini istilaya başladı. Kürdistan'ın büyük şehirlerinde Türk Ocak ve yurtları
Bugün bizim için ihtilal yolu ile gerçekleştirilecek milli bir kurtuluş ve milli birlik en ön planda gelirken, sınıflar arasındaki mücadeleden söz etmek, bir takım manasız tavsiyelerde bulunmak, gülünç değil mi?
1963te Türkiye Sosyalist Kültür Derneği Ankara'da kurulur ve toplantılar düzenlenir. Daha ortaokul öğrencisiyim, toplantılara muntazaman gidiyorum, pek bir şey anlamasam da oturup dinliyorum. Türkçelerindeki yapmacıklık beni çok çarpıyordu. Dışarıda öğrenim gördükleri için bildiğimiz Türkçe'den farklı telaffuzları vardı. Başta Behice hanım olmak üzre, çoğu ABD'nden geliyorlardı.
Sadun Aren, Mihri Belli...
Önce onların arasında görünen sonra uzaklaşan biri daha var: Hikmet Kıvılcımlı. Çok ilgi çekici bir adamdı; gördüğüm bir, iki yerli, milli komünistten biri. Esaslı komünistlere "Eskitüfek" denirdi. Halit Çelenk, İdris Küçükömer ve başta çocukluk arkadaşımın babası Hamdi Konur başta olmak üzre çok çekmiş insanlardı bunlar. Sapına kadar dürüst adamlar ve Türktüler.
Sonra anladık ki bu üç, beş Türkün dışındakilerin hepsi Yahudiymiş. Bu bilinmiyor tabii. Ben bundan çok etkilendim ve niye o takım hep buraya yatırım yapıyor diye düşündüm. Sonra zamanla yaşlandıkça, okudukça gördüm ki her yerde bu böyle. Sovyet devrimini yapanların yüzde sekseni, doksanı o taraftan. Çok manidar bir olaydır bu.
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Güliz Çakar Kadın Futbol Milli Takım seçmelerinde kadroya girmiş. 🤸🏼♀️💜 Başarıların daim olsun ablammm 💜 Seni seviyorum, sonsuz güveniyorum 💜 Yapamayacağın bir şey yok bence 💜 Şampiyonluk sevinci yaşamak dileğiyle 😚💜