“Hedef belirlemenin amacı oyunu kazanmaktır sistem inşa etmenin amacı ise oyunu oynamaya devam etmektir gerçek uzun vadeli düşünme tarzı hedefsiz düşünmektir mesele tek bir başarıdan ibaret değildir sonsuz iyileştirme ve sürekli ilerleme döngüsüdür nihayetinde ilerlemenizi belirleyecek olan süreci bağlılığınızdır”
“….Çok kısa sürede o kadar hızlı yol aldık ki ruhlarımız geride kaldı oturup ruhlarımızın. bize yetişmesini bekledik.‘bu hikaye bana çok anlamlı geldi teyzoşum bazen hayatımızı o kadar hızlı yaşıyoruz ki ruhumuzu nerede unuttuğumuzu bile hatırlayamıyoruz..“
“Küçük bir çocuk olmasına rağmen gayet aklıbaşında ve zekidi insanın bilimsel zekasını aldığı eğitim ve imkanlar belirleyebilirdi ancak keskin zekayı belirleyen en önemli faktörlerden biri coğrafyaydı bazı coğrafyalar da saf ve temiz olma lüksü yoktu her zaman zehir gibi ve atik olmak zorundaydı insan.çocuk olsa bile…”
“Yaşanılananlar, görülenler ve ögrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya'nın şahidi olmaktı.”
“Bir şey hakkında konuşabilmek ve yorum yapabilmek için onu derinlemesine tanımak şarttır. bu şey Orta Doğu olunca çok yönlü olarak tanımak ve kavramak sıradan bir şart olmaktan çıkıp bir mecburiyete dönüşüyor Ordu’yu tanımanın birinci şartı ve başlangıç noktası ise tarihin çok yönlü olarak okumaktan geçiyor.”
“Tarih, herkese başka şeyler söyler okuduğunuz kaynağa bakış açınızınıza ve almak istediğiniz derslere göre, olaylardan çıkaracağınız sonuçlar da değişecektir”
Kominizm, ferde hiçbir hak tanımamasına karşılık topluma tanıdığı mutlak hak, islam toplum anlayışına aykırı bir haktır. İslamda toplumda insan biri öbürüne ezdirmeyecek şekilde bir hak dengesi içindedir. Hatta hayvanlar ve eşya bile hak dengesi halkasına dahildir”
15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir'e niye çıktılar? "Biz Anadolu'yu Bizans'ı alacağız." dediler. Kıbrıs'ta 1960-1963'te kurulan karma hükümeti niçin yıktılar? "Burası zaten bizimdir." dediler. Bunların zaten megola ideası bellidir. Yalnız Kıbrıs'ı değil bütün Anadolu'yu isterler. Onun için, bir zerre taviz verilemez. Bundan dolayıdır ki şu gerçeği bir kez daha haykırıyorum; ŞEHİT KANIYLA ALINAN VATAN TOPRAĞI SATILAMAZ.
Bize düşen gayret etmektir. Onlar nasıl ki iki bin yıldan beri batıl davaları için inançla ve gayretle çalıştılarsa, biz de onlardan daha büyük bir gayretle, cihat şuuruyla, bütün insanlığın saadeti için canla başla çalışmak zorundayız.
Kolay mıdır milyarlarca canlıdan biri olmak ve yine biricikligimize inanmak? Üstelik bu hayatın bir sonu olduğunu ve bir gün herkes gibi toprağın altında ki o serinliğe uzanacağımızıda biliriz. Her geçen gün ölüme bir gün daha yakınızdır. Kolay mıdır bu gerçekle baş etmek? Kolay değildir elbette ve bu yüzden yiğitlerin mesleğidir "ölmeden evvel ölmek"
"Müse'nin mersiyesini hatırlar mısınız? Paris'te her şey unutulmak için eğer on beş gün yeterse, Şark'ta bu, on beş saat bile değildir. Şark'ta ölmemeye bakmalı..."
Osmanlılar dört büyük uygarliğin, dört büyük askerî ve siyasal gücün biraktiği boşluğun ortasında kuruldular ve dolayısıyla bu dört güç boşluğun tam sinirlarinin içini dolduracak kadar genişleyecekleri, en az onların gücüne erişebilecek bir devlet kuracakları, belki de daha başlangicinda belliydi. Roma imparatorluğunun yıkılmasından doğan boşluğu Bizans Arap devletlerinin yıkılmasından doğan boşluğu Selçuklular doldurmuştu. Şimdi Selçuklu ile Bizans'ın yıkılmasından doğan geniş boşluğu Osmanli devleti dolduruyordu "
"Heyecansız, isyansız insan içine ayak basmayanların yerine saman çöpleri gibi rüzgarlarla sallanan, içi boş, gözleri fersiz, iradesi takatsız, yurekleri imansız bir neslin yaşadığını gördük."