12. yüzyıldan Saltuklu eseri Erzurum Tepsi Minare ve Artuklu eseri Harput Ulu Camii minareleri gibi erken örnekler oldukça basık ve kalın gövdelidir. 13. yüzyıl örnekleri daha ince uzun olmaya başlar. İlk yarıdan olan örnek­ lerde dekor henüz çok sadedir. Düz kilit örgülü gövdede sırlı tuğlalı veya çi­ni mozaikli basit bilezikler görülür. 6unlar
Sayfa 70 - * Kültür bir mozaiktir ve geçmişin, geçmişe dair birikimin izlerini taşır. O nispette yaratma tabiri yaratılmış olana yalnızca keşfetme imkanı verir. Zira akılda beden misafirhanesindendir.
Filizkıran Fırtınası
Fırtına, kentin mavi damını sarstı önce. Suları dalgalandırdı. Yosunları saçlarından tutup söktü, fırlattı ötelere. Kayaları oynattı devirdi, daha aşağılara yuvarladı. Kubbelerle minareler alçaldı, dokunulur oldu.
Reklam
" Başı dik minareler göğe mühür vurmakta Rüzgar, Yahya Kemal'den bir mısra savurmakta. "
Sayfa 64 - Güçer Kafa
Camilerinin kurşun kubbelerinde fetih ordularının miğferleri duran İstanbul! Bir devin ufka yuvarladığı bir dağ: Süleymaniye Camii! Altında bir millet ayağa kalkıyor gibi duran kubbe! Süleymaniye'nin bu kubbesi ufuktan sökülmelidir ki İstanbul ne kel, ne uyuz bir topraktır anlaşılsın... Sonra bu minareler: Gökyüzünü madalyon bir ayna parçası gibi tutan, birer kız kadar narin minareler! Bunların ucuna her fetih bayrağından takılan bir hilal! İstanbul, Süleymaniye yapıldığı gün bizim oldu!
Sayfa 50 - oğlakKitabı okudu
Köylünün ya huyunu ya oyunu beğenmeyen yönetim, yeni yeşermeye başlayan yaşama isteğini besleyeceği yerde, aracı, ilacı olmayan bu köylere sivri minareler dikmiş. Dine önem veriyor. Egemenler böyle istiyor. Din ile avutup sömürüsünü rahat sürdürecek.
Sayfa 2 - Literatür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dışarı çıktığımızda Sultanahmet Meydanı, özel ışıklandırılmalarıyla şiirsel bir görünüm sunuyordu bakmasını bilenlere… Minareler, kubbeler… Ulu ağaçlar… Dar sokaklar… Özetle… Bir Osmanlı masalıydı Sultanahmet…
Sayfa 208 - Epsilon YayıncılıkKitabı okudu
Selçuk devrinden ve sanat işlerinde onun devamı olan ahîlerden Ankara’da büyük eser kalmadı. Konya ve Sivas’ta, Niğde ve Kayseri’de, Aksaray’da, görüp taş işçiliğine hayran olduğumuz o büyük kapılı binalar, sırlı tuğladan, alaca kanatlı bir kuş gibi sabah ışıklarında uçan minareler Ankara’da yoktur.
Sayfa 20 - DERGÂHKitabı okuyor
İnsanların oluşturduğu karmaşa olmasa yeşil renkli bir halı üzerinde İstanbul'a camiler, minareler, kubbeler, kemerler, saraylar, çarşılar şehri diyeceğim; bol gölgeli, derin sükûnetli bir şehir. Ama diyemiyorum. Çünkü bu sükûnetle ciddi bir tezat oluşturan bir mahşerin ortasında her yer kaynıyor.
Sayfa 206
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.