“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna”
Hani,
Yürümek mi mesele
Ya da kaç adım attığın mı
Yoksa varmak mı gitmek istediğin yere
Üzerine konuşup karar vermek mi
Bazen bazı şeylere hüküm vermek mi
Anlamını daraltıp sınırını çizmek mi
Buna gerek var mı
Varsa eğer
Olmak istediğin yer iki uçtan biri mi
Yoksa girdiler çok mu farklı
Ya da gerçekten gözlerdeki sözler yeterli mi
Düşünceleriniz var ama siz, düşünceleriniz değilsiniz. Düşünceleriniz her gün, her saat değişse bile, siz, siz olarak kalıyorsunuz. Siz her zaman sizsiniz.
“Anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi? “
Gözlerini kapat ve gökyüzüne bak
Evet evet, bakmak öyle bir şey değil
Sen de biliyorsun gözlerle olmadığını
Duysana hadi saçlarımın rengini
Duyamıyorsan kurtar o zaman kendi bedeninin sesini, ruhumun kokusuna işlemiş dokunuşlarının tadını
Çünkü özlemek
Özlemek hissi sıkıştırıyor kalbimi
Başlıyorsun bi köşeden kalemin yettiği kadar
Dolduruyorsun sayfaları baştan sona
Bileklerin yorulsa bile
Döküyorsun içindeki her damlayı mürekkebin izine