Bir keresinde bir jilete âşık olmuştum.
Ne kadar ince damarım varsa hepsini tek tek kesmiştim. Akan kanda geleceğimi içmiştim.
Küçücük bir çocukken yaz aylarında köydeki evinin bahçesinde çeşmeden akan suyu düşledi. O çeşmenin metal borudan coşkuyla fışkıran pırıl pırıl suyunu içişini özledi. O an içtiği suyun içindeki klorla başkalaşan suyun eski... çok eski... küçükken bildiği lezzetini özledi. Çok eskiden sevdiği ölü birini özledi
Sayfa 118
Bir keresinde
yerkürenin çekirdeğinde yanan
ateşe tutulmuştum.
Saçlarımdan tutuşmuştum.
Bir keresinde bir jilete âşık olmuştum.
Ne kadar ince damarım varsa hepsini tek tek kesmiştim.
Akan kanda geleceğimi içmiştim.
Pencereden dışarı bakıyorum.
İçimde ateşler yakıyorum.
Yaptığım her yemek o ateşte pişiyor.
Doğurduğum her çocuk o ateşte eriyor.
Sevdiğim her erkek o ateşte ölüyor.
Bir bardak su içsem...söner mi?
İsteklerimi nehre gömsem...cinayetler biter mi?
Her şey senin yüzünden,diyor babam.
O kupkuru bir adam.
İçinde ne ateş var,ne su.
O da biliyor,benimse içimde hem ateş var,hem su.
“Bütün kuyuları ben kazdım
Bütün çatlakları ben açtım
Aklın karanlıklarında
Asırlardır müebbet yattım.”
“Aşkı hikaye yapan imkansızlıktır değil mi ?”
“Kalpler tepelerden kıyılara yuvarlanır ama kıyılardan tepelere tırmanmaz mı demiştin ?”
"siz bilmezsiniz ama kızlar babalarını çok severler. her halleriyle severler.."
Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.
Aşkı hikâye yapan imkânsızlık değil midir anneanne?
Tek bir göz yuvasında fırıl fırıl dönecek.Kalın, ince, pembe, beyaz, mor tekdudak
aralanıp yerleretütsülenmiş, küflenmiş, küskün, titrek, kelimeler dökecek.
Onları yerden topla.
Derin bir kuyu kaz. İçine at.
Ne varsa... ne varsa... ne varsa...
Hepsini içine at.
Bir keresinde
kendi doğurduğum oğlana vurulmuştum. Kokusundan delirmiştim.
“Özlem…sadece özlem, insanın gözünü bu kadar karartır mı ?”
“Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış.”