Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fazlasında gözümüz yoktu, hak ettiğimiz kadar sevilmek istedik. Zaten hak etmediğimiz sevgiyi de istemezdik. Ama bu kadar sevilmemeyi de hak etmedik.
Sen beni öyle bir ikilemde bıraktın ki, ne affedebiliyorum ne de kıyabiliyorum.
Reklam
Kokunu alıyorum, sesini duyuyorum, her yanım buram buram sensin.
Gelmeni beklemiyorum artık. Hatta istemiyorum gelmeni. Seni sevmekten olmasa da senden vazgeçtim ben.
Hâlâ nasıl iyi olunur bilmiyorum ama tüm "İyiyim"leri yamadım dilime.
Reklam
Ne kadar uzakta olursan ol hep solumdasın. Soluğumdasın. Yanımda gezdirdiğim yalnızlığımdasın.
Ve bir gün beni ara istiyorum. Öyle telefonla değil, şefkatimi ara, sıcaklığımı ara, sevgimi ara. Benimle kaybettiğin huzuru hiç kimsede bulama.
Keşke dış güzelliğe değil, iç güzelliğe yatırım yapsa duygularınız.
Reklam
Kalbe değil, ruha değil, fikre değil, samimiyete değil, görselliğe âşıksınız.
Kamil bir zat "namazı miraç kılan ikinci secdelerdir" dediğinde çok düşündürmüştü bu söz beni. Sonradan bu sözün ne anlama geldiğini idrak ettim. Gerçekten de namaza kıyamdan, rükudan geçerek ve gittikçe küçülerek ulaştığımız secde, varlığımızı yok etmenin, hiçliğimizi duymanın en anlamlı eylemidir. Aynı zamanda secde kulun Allah'a en yakın olduğu halidir. Ama bu noktada bizi yanıltan bir husus vardır. O da, başımızı secdeye koyduğumuzda varlığımızı Rabbimize iade ettiğimizi düşünmemiz ve bunun da bir vehim olduğunu fark etmememizdir. Bu sebeple ilk secdeden başımıza kaldırdığımızda içimizden bir ses şöyle uyarır bizi "senin varlığın mı vardı ki verdin?" İşte o zaman hatamızı anlıyor ve bunun tövbesi için ikinci secdeye gidiyoruz.
Aslında sevmek, emek vermek ve değer vermek boş olan zamanı doldurmak değil, dolu olduğun zamanlarda boş zamanı yaratıp fedakarlık yapmaktır...
"Keşke bazı insanlar ilk tanıdığımız gibi kalsaydı ya da bazı insanları hiç tanımamış olsaydık."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.