Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn Abbâs: "Yüce Allah Kur'ân'ı toplu olarak Kadir gecesinde dünya semasına indirdi. Oradan da yirmi senelik bir zaman dilimi içinde peyderpey indirdi" dedi ve: "Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım" (Furkan 33) âyeti ile "Biz Kur'an'ı, insanlara dura dura okuyasın diye âyet âyet ayırdık ve onu peyderpey indirdik" (İsrâ 106) âyetini okudu.
Hakim 2879, 3390 [Zehebl: SAHİH]Kitabı okuyor
“Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak, demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. “
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
108 syf.
9/10 puan verdi
Evhamımız Hayat
Adı evham vesvese ne olursa olsun, insanın iç sesi durmaksızın beyninde yankılanır. Hayata karşı yapılan her yorum, aslında bir hikayenin ayak sesleridir. Sesler arttıkça muhatabın ilgisi de artar. Merak başkasının yaşamına dönen bakışlar şeklinde hedefine yönelir. Ömür İklim Demir’in hikayelerinin ayak sesleri ise ritmik ve mana yüklüdür.
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197,3bin okunma
Kısa bir misal:
Umumi harpte bir ordunun ba şında idim. Türkiye'de diğer ordular ve onların kumandanları vardı. Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meş gul oluyordum. Bir gün Erzurum cephesindeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada yaverim dedi ki: "Niçin size ait olmayan meselelerle de uğraşıyorsunuz?" Cevap verdim; "Ben bütün orduların vaziyetini iyice bilmezsem kendi ordumu nasıl sevk ve idare edeceğimi tayin edemem. Bir devlet ve milleti idare vaziyetinde bulunanların daima gözönünde tutmalan lazım gelen mesele budur. Bu münasebetle muhterem misafinmize şunu diyeceğim: ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sırı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamın. Çünkü ben bir halk adamıyım. Yanlışım varsa halk tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim."
NEZAKET-İ KELAMA DAİR
Mühim bir laf vardır: "Hangi mefhumu sonuna kadar götürürsen, kendi zıddına döner!" derler... Bu mühim ve biraz çetrefil lafı ikinci, üçüncü bir cümleyle izah edecek yerde, bir iki misalle anlatıvermeyi ve böylelikle bugün de bir fıkracık çıkarıvermeyi münasip buldum... Mesela, nezaket iyi şeydir, değil mi? Hele kelamda nezakete
Sayfa 145 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Bilirsin. Türk çok asildir. Seçerek sever... Fakat sevdiğini fazla sever. Bu millet sana o kadar teslim olmuş, sana o kadar emniyet ve itimad etmiştir ki, en ufak bir hareketini dahi kendine, misal olarak kaydetmektedir.”
Sayfa 178 - latife hanım
Reklam
Eğer bir kimse, amaca varabilmek için bununla ilgili hazırlıklarını yapar, azığını hazırlarsa, yolculuğa çıkar ve geride her ne kadar bir şeylerden geri kalmış ise de, elde kalanla kendisini hedefe götüreceğinden dolayı sevinçli, mutlu olur. Çünkü henüz elinde bir miktar azığı bulunmaktadır. Belki elindeki tam istediği mânâda olmasa da, en azından kendisini yol ortasında bırakacak değildir. İşte bu misal, Dünyada herhangi bir şekilde yolculuğa çıkan bir kimsenin yola çıktığında, zarûret miktarı bir yol azığı alan kimsenin durumudur. Ama buna rağmen böyle biri zarûret gereği yanına aldığı şeyin, kendisini bir başkasına muhtaç hâle getirecek şekilde olmamasına da dikkat eder. Eğer yolda başkasına el avuç açacak hâle gelecekse, bu, tam bir hazırlık değil demektir. İşte bu şekilde tam tekmil bir yolculuk yaparsa, o zaman kişi arzu ettiğini elde etmiş ve bir başkasına da el avuç açmamış olur. Zâten istenen de budur.
Sultan Vahdeddin hükümeti, İngiliz Miralayı Maxwell'in emri ile, Ermenilere her İslam ve Türk evine girerek şüpheli gördükleri kızları alabilmek için bir belge verdiği ve bu yüzden birçok İslam kızlarının din ve bekaretlerine tecavüz olunduğu halde, Alman milleti ve hükümeti yüzlerce milyar tazminatı, bütün harp ve ticaret filosunun yok edilmesini ve diğer müthiş şartları kabullenmesine rağmen, evladından bir tek adamın düşmanlara teslimine razı olamıyor. Kısacası, bu gibi yüzümüzü kızartacak yüzlerce misal gösterilebilir. Bizde hak ve hukuk endişesinden eser bile görülmüyor. Eskisi gibi zorbalar hüküm sürmekte ve halk da ona tahammül eylemektedir. Bugünkü çağdaş milletlerde, çağdaş hukuk anlayışı ile mücehhez olan cemiyetlerde bu rezaletlerin milyonda birisinin olması ihtimali bile yoktur.
Eğer aramak isterseniz, telefon numaramı mektubun sonuna ekledim. Aramanızı temenni ederim; aramazsanız da kararınızı saygıyla karşılarım. Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan uzak, demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. Harfler buraya kadar. Görüşmek dileğiyle.
ASHAB-I KEHF: YEDİ YİĞİT GENÇ
Ashab-ı Kehf, "mağara arkadaşları" demektir. Kur'an-ı Kerim'de kıssaları anlatılan genç ve yiğit, yedi kişidir. Bu yiğit gençler, zamanlarının zalim hükümdarı Dakyanus'a itaat etmeyip bir mağaraya sığınmışlardı. Putlara tapan bir kavmin içinde, Allâhü Teâlâ'nın varlığına ve birliğine inanan bu gençler, inançlarını açıkça anlatıp putlara tapmayı reddetmişlerdi. Devrin zalim hükümdarı Dakyanus'tan ve zorla din değiştirmekten kurtulmak için bir mağaraya saklanmışlardı. Yanlarında adı Kıtmir olan köpekleri de vardı. Mağarada "bir gün kadar" uyuduklarını sanan 7 arkadaş, 309 sene buyunca mağarada uykuya daldıklarını, yiyecek almak için şehre gittiklerinde anlamışlardı. Allâhü Teâlâ, öldükten sonra dirilmenin hak olduğuna bir misal vererek, bu gençleri 309 yıl boyunca uyuttuktan sonra diriltmiş/uyandırmıştı. Korkmayıp, zalim hükümdara boyun eğmeyen ve sonunda da başarılı olan bu yiğit gençlerin kıssası, Kur'an-ı Kerim'in on sekizinci suresi Kehf Suresi'nde anlatılmaktadır. Bu Ayet-i Kerimeler, Allâhü Teâlâ'nın sonsuz güç ve kuvvetinden bahseder. Mağara arkadaşlarının bedenlerinin asırlar boyunca çürümeden nasıl korunduğunu anlatır. Zulüm karşısında, her zorlukta, her sıkıntıda Allâhü Teâlâ'ya sığınanların, mutlaka galip geleceğini bizlere anlatır.
Reklam
Nasılki insan, şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır ve Fatiha-i Şerife, şu Kur'an-ı Azîmüşşan'ın bir timsal-i münevveridir. Namaz dahi bütün ibadatın enva'ını şâmil bir fihriste-i nuraniyedir ve bütün esnaf-ı mahlukatın elvan-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i kudsiyedir.
Dünyada olabilecek her bir olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel ihtimaller uyansın. ...İnsanın kaderine müdahalesi buradadır. .....
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Qız sevdiyi bir əsərdən misal gətirib dedi: -"Tək yola çıxan adam hamıdan yeyin yeriyib irəliləyir". Bunun cavabında Martin az qala birdən-birə "Lakin mən tək yox, sizinlə qoşa yerimək istərdim" deyəcəkdi.
Bakara-26
Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).
E921 Cystein/Cystin
Diğer bir misal E921 Cystein/Cystin rumuzlu katkı maddesi insan veya domuz kılından üretilmektedir.İlaç, unlu gıda ve ekmekte katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.