"Ah , cahil çocukluk günlerimdeki gibi mışıl mışıl uyumak!"
gayet kat'î bir surette ispat edilmiş ki tabiat-perest adam bir İlah-ı Vâhid'i kabul etmediği için gayr-ı mütenahî ilahları kabul etmeye mecburdur. O ilahlar her birisi her şeye muktedir olmakla beraber, bütün ilahlara hem zıt hem misil olarak şu kâinatın intizamı içinde birleşsin.
Reklam
İnsan çocukken nasıl da mışıl mışıl uyuyabiliyor.
İyi rüyalar, zavallı memleket!
Bu akşam burada bir el değişimlik kağıda, incir yüklü koca koca vapurlar, pamuk, deri, tütün balyalarıyla dolu vagonlar satılacak. Sen kendi derdine yan oğlum, Onşarın dağları var, köyleri, madenleri, fabrikaları var onların...Ve devlet umurlarında bile değildir! Parayla ifsat ederler memurları, rezaletlerine göz yumulsun diye...Paşa beşlik banknotlarını okşar, zaptiye mecidiyelerini, Türkiye'nin kısmetine de mışıl mışıl uyumak düşer ay oğlum...İyi rüyalar, zavallı memleket!
Kendi yaşadığını ancak sevgi ile hissedebilmek. Yoksa yabancı, cansız mı canlı mı belli değil. Herhangi bir mevcutluk içinde. "Kuş onun kafasından benim kafama, benim kafamdan onun kafasına konup duruyordu. Sabaha kadar kuşun kanat seslerini, onun mışıl mışıl uykusunu duydum." Korkunç bir yalnızlık, huzursuzluk, barışsızlık içinde sadece sevgi onu ayakta tutuyor.
v. Hep bir dimdik, dümdüz dürüstlüktür duyduğumuz, Ama bir kuşku kurdu kıvır kıvır kemirir köklerimiziNasıl da kolaydır yalanlarımız, uydurmalarımız, Nasıl da rahat. Iç sızlaması nedir bilmeyiz; Başedilemez gerekçelerimiz hazırdır çünkü hep - Kozasında mışıl mışıl kanat takınır tırtılımız, Sindire sindire yapraklarımızda açtığı delikleri. Övünürüz delik deşik, bölük pörçük Yeşilliğimizle -yenmiş bitmiştir oysa Büyüme noktalarımız, su çekmez artık Kök uçlarımız, dökülüp gitmiştir Taç yapraklarımız artık. Nasıl da yabancı topraktan baş uzatmış taze fide bize. Gündüz yarasalarıyız biz.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.