İnsanların vefasızlığını -ya da buna miskinlik mi desek? - epey garipsiyorum. Çünkü bir yandan onca insan gönlümü çalmaya çaba sarf edip merhametime sığınırken, öte yandan nesiller boyunca Tanrı’nın tek bir kulu çıkıp da minnet duygularının dile geldigi kelam ile beni taltif etmedi.
Gündüzleyin güneş marifetiyle bir balmumu gibi eriyorum ve geceleyin katılaşıyorum; beni paramparça eden ve beni kendime iade eden art ardalık; cansızlık ve miskinlik içindeki başkalaşım... Bütün okuduklarım ve öğrendiklerim buna mı varmalıydı? Uykusuz gecelerimin sonu bu mu?
Gündüzleyin güneş marifetiyle bir balmumu gibi eriyorum ve geceleyin katılaşıyorum; beni paramparça eden ve beni kendime iade eden art ardalık; cansızlık ve miskinlik içindeki başkalaşım...
Devlet yönetimi, giderek özelleşen ve liberalleşen bir toplumun mensuplarının şikâyet ve taleplerini neredeyse hiç iletmedikleri bir adrestir. Kendilerine defaatle kendi zekâlarına, becerilerine ve endüstriye güvenmeleri ve yukarıdan kurtuluş beklememeleri söylenmiştir. Şayet bireysel mutluluğa giden yolda tökezler ya da bir kazaya uğrarlarsa bu onların kendi miskinlik ve tembelliğidir. Yöneticilerin vatandaşların kaderiyle ilgili tüm sorumluluklardan sıyrıldıklarını düşünmeleri mazur görülebilir (pedofilleri hapsetmeleri, sokakları fırsatçı hırsızlardan, serserilerden, dilencilerden ve diğer tüm istenmeyen kişilerden arındırmaları ve terör şüphelilerini gerçek teröristlere dönüşmeden yakalamaları hariç). Vatandaşlar kendi yeteneklerine -oldukça yetersiz- ve kendi inisiyatiflerine -berbat derecede kafa karıştıran- terk edildiklerini hissederler.
Bilinmektedir ki sabır, nefsin iyi bir şey yapmak veya kötülüklerden kaçınmak için acıya, meşakkate tahammül kuvvetidir. Başlıca iki çeşit olarak düşünülür:
❍ Birisi, elem ve külfete sabırdır ki bununla taat ve mücahedenin ve güzel amellerin meşakkatlerine katlanılarak yüksek himmet ve gayret sahiplerinin ulaştıkları başarılara erilir.
❍ Birisi
Kontrol yanılgısını sürdürmek için. Bunalım, öfke ve endişe gibi dirençtir ve hastalık yaratır. Bu da kendini miskinlik, kafa karışıklığı, “Bilmem”... ile gösterir.
Gerçek şu ki biliyoruz ve bildiğimizi biliyoruz.