"Are you lost
Are you lonely
Are you missing your one and only
Started to write the end of your story
Are you alive
Are you breathing
Have you lost all the feeling
In your fingers and toes, body and soul
Nothing seems to be working
When it all falls down
When it all falls down
We just gotta get back, get back, get back to the moment
Get back, get back, get back to the moment
Get back, get back, get back to the moment
Where it all began
Where it all began"
youtu.be/cmmG1jw7lyI?si=...
Beyinlerimiz kendi önyargılarından ve uydurmalarından öyle bir gerçeklik hikayesi yazar, boşlukları o kadar çabuk ve pürüzsüz doldurur ki eksik bir şeylerin olduğunun farkına bile varamayız. Örneğin, "San Francisco'daki üniversiteye mi gideyim, Seattle'dakine mi?" diye arada kaldığınızda beyniniz hemen, bu iki ihtimalin doğuracağı deneyimlerle ilgili zihinsel imgeler türetmeye girişir. Ve bu esnada gözünüzün önünde California'nın güneşli ve mutlu sahilleri öyle kanlı canlı belirir ki hava sıcaklığının, gelecekteki iyiliğinizi belirleyen tek faktör olamayacağını aklınıza dahi getiremezsiniz.
Our brains write such a story of reality from their own prejudices and fabrications, filling in the gaps so quickly and smoothly that we do not even realise that something is missing. For example, when you are torn between "Should I go to university in San Francisco or Seattle?", your brain immediately starts to derive mental images of the experiences that these two possibilities will lead to. And in the meantime, the sunny and happy beaches of California appear so vividly in your mind's eye that you cannot even imagine that the temperature might not be the only factor determining your future well-being.
'Throw me to the wolves I will return leading the pack, or I will return with a few missing limbs.'
¢---⋆69
'Beni kurtların önüne atın, sürünün lideri olarak döneceğim, yoksa birkaç uzvum eksik olarak döneceğim.'
Sometimes you don’t realize what you’re missing until you see it right in front of you.
Bazen tam önününde görene kadar neyi kaçırdığını fark edemezsin.
Merhaba Değerli Okuyucular;
Öncelikle kitabı okumam biraz uzun sürdü :) hem iş nedeniyle hemde hastalıkla mücadele etmekle çok zaman harcayamadım ama sonunda bitirdim :) o beklenen incelemeyi hemen geciktirmeden yazayım.
Öncelikle yazardan bahsedeyim !
Polisiye roman yazarıdır. 1977 yılında Dublin'de doğup Castleknock'ta büyümüştür.
Irkçılık ve adaletle ilgili çok güzel bir roman Kuru Beyaz Bir Mevsim. 1970’lerin sonunda, Güney Afrika’da, isimsiz anlatıcının, aslında çok da samimi olmadığı eski bir tanıdığının, ölümünden sonra bazı not defterleri ve dökümanlarını kendisine bırakmasıyla açılıyor roman. Bu not defterleri aracılığıyla da, kendi halinde, ailesiyle beraber sıradan
Eastern Wind / Chris de Burgh
youtu.be/xe86E4-vy98
Bu şarkı Chris de Burgh'ün 1980 yılında çıkardığı albüm. Şarkı albüme de isim vermiş. Sanatçının en bilindik ve popiler şarkıları The Lady in Red, Missing You olsa da benim için bu şarkı hepsinden önce geliyor. Sözleride bir o kadar güzel.
Yıllar geçse, insanlar eskise de bazı şarkılar eskimiyor. Herdaim gideri olan şarkılardan.
Keyifle dinleyiniz.