Tüm aşk hikayeleri, aynı zamanda hayal kırıklığı hikayeleridir. Freud'a göre, çocuklar ve ebeveynler hakkındaki tüm hikayeler de, aşk hikayeleridir ve bunlar, biçimlendirici aşk hikayeleridir. Aşık olmak, varlığından haberdar olmadığınız bir hayal kırıklığını hatırlamaktır (birinin biçimlendirici hayal kırıklıkları ve bunlara yönelik kendi kendine tedavi girişimleri); birini istediniz, bir şeyden mahrum kaldığınızı hissettiniz ve sonra o şey oradaymış gibi göründü. Bu deneyimde yenilenen şey, bir hayal kırıklığı yoğunluğu ve bir tatmin yoğunluğudur. Sanki garip bir şekilde birini bekliyordunuz ama kim olduklarını onlar gelene kadar bilmiyordunuz. Hayatınızda bir şeylerin eksik olduğunun farkında olsanız da olmasanız da, istediğiniz kişiyle tanıştığınızda bunu fark edeceksiniz. Psikanalizin bu aşk hikayesine ekleyeceği şey ise, aşık olduğunuz kişinin gerçekten rüyalarınızın erkeği ya da kadını olduğudur; onları tanışmadan önce hayal ettiniz; hiçbir şeyden değil - hiçbir şey, hiçbir şeyden gelmez - ama önceki deneyimlerden, hem gerçek hem de arzulanan deneyimlerden. Onları bu kadar kesinlikle tanıyorsunuz çünkü onları zaten bir anlamda biliyorsunuz ve gerçekten onları bekliyordunuz, sanki onları sonsuza kadar tanıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz, ancak aynı zamanda, onlar size oldukça yabancı. Onlar tanıdık yabancı bedenlerdir. Ancak bu temel hikayede çok fark edilen bir şey var; hayallerinizin insanıyla tanışmayı ne kadar istemiş ve hayal etmiş olursanız olun, ancak onlarla tanıştığınızda onları özlemeye başlayacaksınız. Bir nesnenin varlığı, onun yokluğunu hissettirir gibi görünüyor.