Amerikan Mimarisi'nin iğrenç durumunu, uygulayıcılarının hiçbir ilkeye sahip olmayan eklektizmini hep kınıyordu. Onun iddiasına göre, insanlar tarihin her döneminde, hep kendi çağlarının ruhuna uygun yapılar yapmışlar, geçmişten tasarımlar beğenip almamışlardı. Tarihe sadakat, ancak onun yasalarına uymakla mümkün olabilirdi, o yasalar da bizden, sanatımızın köklerini kendi hayatımızın gerçeklerine oturtmamızı bekliyordu. Yunan, Gotik ve Romanesk binalar yapılmasının budalalıktan başka bir şey olmadığını söyler; modern ve çağdaş olalım, günümüzün tarzına uyalım diye yalvarırdı. O tarzı da bulmuştu. Rönesanstı o tarz.
Harika giysiler giyiyor, her gün sevgi ve iyilik dolu gözlerle birbirlerine bakıyor, dahası birbirlerinin dostluğundan, sohbetinden keyif alıyorlardı. O halde gözyaşlarının anlamı neydi? Gerçekten acıyı mı ifade ediyordu?
Bütün iyi kurgular, ne kadar modern ya da sürrealist olursa olsun, bir biçime sahiptir. Aslına bakılırsa kurgunun ham yaşantıdan üstün olan yönü, hayata biçimsel bir düzen veya anlam yüklemesidir. Hayat moral bozucu, kaotik, mantık dışı, garip ve çoğu zaman görünen o ki anlamsızdır; boş keder, acı ve trajedilerle doludur. Yine de insanoğlu, akılcı ve idealist bir yaratık olarak düzen, plan ve kişisel olasılıkların gerçekleşmesini ister. Hayatın muammasına cevaben din, felsefe, şiir ya da kurguya başvurabilir. Kurguya başvurunca bir tür düzen, anlam ve model ister...
Ah, Frankenstein, herkese karşı insaflı olup da yalnızca adaletini, hatta merhamet ve şefkatini en çok hak eden bana karşı acımasız olma! Yaratanım sensin, unutma.
Dil ve Üslup
Bozkurtlar Diriliyor'un dil ve üslubu Bozkurtların Ölümü'nden farklı değildir. Aynı açıklık ve akıcılık bu romanda da dile hâkimdir. Roman, olay ve hareket ağırlıklı olduğu için tahkiye ve diyalog üslubu öne çıkar; tasvirler son derece azdır. Bozkırın ve kahramanların tasvirleri de genellikle birbirine benzer.
Son derece
Dil ve Üslup
Bozkurtlar Diriliyor'un dil ve üslubu Bozkurtların Ölümü'nden farklı değildir. Aynı açıklık ve akıcılık bu romanda da dile hâkimdir. Roman, olay ve hareket ağırlıklı olduğu için tahkiye ve diyalog üslubu öne çıkar; tasvirler son derece azdır. Bozkırın ve kahramanların tasvirleri de genellikle birbirine benzer. Son derece
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında